"شخصيّة" - Translation from Arabic to Turkish

• kişisel
• Şahsi
• özel
• karakter
• kişilik
• karakteri
• kişiliği
• karakterini
• kişiseldir
• karakterin
• kişilerarası

Toplamak kişisel etkileri konuyu peşin, ve sonra onlara hediye psisik revelations.
يجمع مُتعلّقات شخصيّة حول الموضوع في وقتٍ مُبكّر، ثمّ يُقدّمها كإكتشافات روحيّة.

Şimdilik kişisel sorular değil aile hakkında.
الآن، ليست أسئلة شخصيّة متعلّقة بمصلحتكم، ولكن بشأن العائلة.

İntihar, kişisel vicdanla ilgili bir mesele addedilir hatta saygı görür.
الانتحار مقدّر، بل وحتّى محترم كمسألة ضمير شخصيّة

Bu, sadece bir işti. Şahsi bir şey değil. Bilirsin, yani...
كانت مجرّد وظيفة لم تكن مسألة شخصيّة لعبتُ دوري، ارتجلتُ قليلاً

Bir özel hayatın olsaydı beni takıntı haline getirmezdin. Biz de şu an burada olmazdık.
لو كانت لديك حياة شخصيّة لما جعلتني هاجسك، ولما كنّا هنا الآن

Alakası yok, ben karakter sahibi kişilere saygı duyarım.
أنت مجنونة. يعجبني الناس الذين يملكون شخصيّة.

Güçlü bir kişilik, zayıf bir kişiliği bulur ve bunu kullanır.
شخصيّة قويّة تجد شخصيّة ضعيفة وتستفيد منها

Yeni bir karakteri yazarken ne zaman ilham geleceği belli olmaz.
عندما أكتب شخصيّة جديدة، فلا تعرف متى يأتي الإلهام

Bu sadece, tipik bir, terörist protestosu politik nedenlerden, kişisel değil.
إنّها عمليّة إرهابيّة لأسباب سياسيّة فحسب، لا شخصيّة

Ayrıca bunu kişisel meselesi olarak görüyor. Kadınını öldürdün.
هو الآخر يعتبر المسألة شخصيّة فقد قتلتَ حبيبته

kişisel bağlantısı olamyan ve bağımsız kadınlar yapar.
النساء المُستقلة الحُرّات اللآتي لديهنّ أعباء شخصيّة

Olayın çok içindeydik. kişisel bir mesele hâline getirdiğinde böyle oluyor işte.
كنتَ قريباً جدّاً، هذا ما يحدث عندما تجعل المسألة شخصيّة

Bir erkeğin bazı kişisel şeylerini paylaşmak istememsini anlayabilirim.
أستطيع أن أفهم رغبة الرجل في عدم المشاركة أعني، بعض الأمور شخصيّة

kişisel nitelikte mektuplardı.
ترك زوجي رسائل في مكتبه و هي من طبيعةٍ شخصيّة

Hiçbir Şahsi eşya, mücevhere izin verilmiyormuş.
لم يكُن لديها أغراض شخصيّة ولا مُجوهرات.

Vasiyetnameniz ve evinizin tapusuna ilaveten hiç Şahsi eşyanız var mıydı?
بخلاف وصيّتكَ، وحُجّة بيتكَ فهل من أغراضٍ شخصيّة أخرى؟

Evsizlere karşı olan kızgınlığı o gruptaki birisiyle olan özel ilişkisinden kaynaklanıyor olabilir veya serserileri hedef almasının sebebi cesaretini ve üstünlüğünü ispatlamak için bir fırsat olarak görmesi olabilir.
عداءُه للمشرّدين قد يكون مصدره علاقة شخصيّة .مع شخص من تلك البيئة أو أن إضطهاده للمشرّدين قد يُمثّل فرصة بالنسبه له

Yani 12 yıldır onun amiriyim bir kez olsun özel hayatı hakkında konuşmadı.
أعني ، في السنوات الـ 12 التي كنتُ مشرفاً فيها عليه لا أعتقد أننا دخلنا في محادثة شخصيّة واحدة

Evet, karakter üzerine 3 sayfa çalışma yaptık.
أجل, دراسة من ثلاث أوراق على شخصيّة من إختيارنا.

Beynin geçici orta lobunda mühürlü bulunan uyku halindeki ayrı bir kimliği kişilik bölünmesi yaratarak açığa çıkardık.
أظهرنا هويّة مغايرة خاملة في جزء مسدود من الفصّ الصدغيّ الوسطيّ منشئين شخصيّة منفصمة

Stand-up'larında hiç eşcinsel bir karakteri oynadın mı?
هل كنتَ تقوم بـ شخصيّة الشذوذ التي تقوم بها الآن خلال مسرحيتك؟

-Amerikan Havayolları konusunda gösterdiğin sadakat ve heves karakterini ortaya koydu.
ولائك وحماسك في اتفاقيّة الطيران الامريكي اظهرت شخصيّة حقيقيّة

Ortaçağ İslam dünyasında meydana gelen bilimsel rönesansın hikâyesi benim için kişiseldir.
بالنسبة لي، قصّة النهضة العلمية التي حدثت في العالم الإسلامي في القرون الوسطى هي شخصيّة

Baba ya da sevdigi bir karakterin ölümüyle bu yola girmeleri.
إنّهم مندفعين بسبب وفاة شخصيّة أب بارزة أو أحد أفراد أسرتهم.

Çocuğun babasına gelince bazı hesaplı varsayımlarda bulunursam ortada kişilerarası iletişim sorunları olduğunu söyleyebilirim.
أمّا بالنسبة لوالد الصبي، فقد قمتُ بحسابات افتراضيّة داخل دائرة مشاكل تواصل شخصيّة.