| Çünkü yağları azaltma konusunda iyi biri varsa, o da benim. | Open Subtitles | لأنه إذا كان هنالك شخص جيد في إنقاص الدهون فهو أنا |
| Kötü haber vermek istemem ama kardeşin iyi biri değil. | Open Subtitles | أكره اخبارك بالحقيقة، ولكن أخاك ليس شخص جيد على الإطلاق. |
| - Gazzo'ya benden söz et. İyi biri olduğumu ve korkusuz olduğumu söyle. | Open Subtitles | فلتكلم جوزو من أجلى انا شخص جيد ولايمكن أزعاجى |
| Hala neler olduğunu bilmiyorum ama içimde iyi birisin gibi bir his var. | Open Subtitles | انا مازلت لا اعرف ما الذي سيحدث؟ لكن انا اشعر انك شخص جيد |
| Bazen iyi birisi onu bulur, bazen de kötü birisi bulur. | TED | في بعض الأحيان يجدها شخص جيد في بعض الأحيان يجدها شخص سيء. |
| Senin kadar iyi bir insanın bile yoldan çıkabileceğini kanıtlamak istedi. | Open Subtitles | أراد أن يثبت أنه حتى شخص جيد مثلك يمكن أن يسقط |
| Zaten seni ilk gördüğümde iyi biri olmadığını anlamıştım. | Open Subtitles | عندما رأيتك لأول مرة عرفت بأنك لم تكن شخص جيد |
| Tatlım, senin ne kadar iyi biri ve benim ne kadar şanslı olduğumdan bahsediyordum. | Open Subtitles | أو, حبيبتي, أنا أثرر معه فقط عنك كم أنت شخص جيد, وأنا أسعد شخص في هذه الحياة |
| - O iyi biri dostum. - Bebek bakıcılığı da nereden çıktı? | Open Subtitles | انه شخص جيد يا رجل كيف حال شباب الحضانة الداعرين؟ |
| Martin iyi biri. | Open Subtitles | مارتن شخص جيد يعرف أنه لا يستطيع أن يخبر أحداً |
| Senden, onun iyi biri olup olmadığını söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | ـ أحتاجك بأن تخبريني إذا ما كان هذا الرجل شخص جيد |
| Evet eğlencelidir. O iyi biri ve hiç bir şeyi yanlış yapmadı. | Open Subtitles | نعم ، لقد كان مضحكاً ، وهو شخص جيد ولم يقم بأي شئ خاطئ |
| Bir anlığına da olsa beni sevdiysen bir an da olsa iyi biri olduğumu düşündüysen söyleyeceklerimi dinle. | Open Subtitles | إذا كان هناك أي وقت أحببتني فيه, إذا كان هناك أي وقت ظننتي أني شخص جيد, حينها أريدك أن تسمعي هذا |
| Sadece oraya çıkıp senin ne kadar iyi biri olduğundan bahsedeceğim. | Open Subtitles | أود فقط العودة الى هناك و نقول في هذه القضيه انك شخص جيد |
| İyi insanların başına iyi şeyler gelir, ve sen iyi birisin. | Open Subtitles | الأشياء الجيدة يحدث لأهل الخير، وأنت شخص جيد. |
| Oğlumuzla evlenmeye hazırdın, çirkin bebeğimizle sen iyi birisin. | Open Subtitles | رغبتك في تزويج ابننا لتلك الطفله الصغيره القبيحه,انك شخص جيد |
| Saçlarını ve yakışıklılığını baz alırsak bence sahiden iyi birisi. | Open Subtitles | مستند على شَعرِه ووسامتِه، أعتقد هو a شخص جيد جداً. |
| O bizim ulusumuzun müstehcen yüzeysellik inanıcının kurbanı olan iyi birisi. | Open Subtitles | هو شخص جيد والذي هو ضحية مجتمع يعبد السطحية |
| Bak, Manny iyi bir çocuk. Sadece işi berbat etmiş. | Open Subtitles | اسمعي ، ماني شخص جيد ، ولكنه عبث قليلا فقط |
| Aslında, bu sefer iyi birini bulduğun için sana saygı duyuyorum. | Open Subtitles | حسنا أنا أطري على حقيقة أنك حصلت على شخص جيد هذه المرة |
| Ben iyi biriyim ve öylede kalmalı. | Open Subtitles | أنا شخص جيد و يجب أن أبقى على هذا الحال. |
| İyi adam olmanın en kötü yanı nedir biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف ما السىء فى ان تكون شخص جيد |
| İyi birine kazık attığını ve bunu düzeltmeye çalıştığını söyledi.. | Open Subtitles | فقط انه استطاع إغواء شخص جيد وانه أراد تصويب الوضع |
| Ne fena, sen kötü adamsın, ben iyi adamım. | Open Subtitles | المؤسف أنك شخص سيء وأنا شخص جيد. |
| Piskopos da iyi adamdır, belki sorun çıkarmaz. | Open Subtitles | القديس شخص جيد وربماسيكونالأمرعلى مايرام . |