| öksürük şurubu ve fanta diyetinin insanı bu kadar acıktırması çok ilginçti. | Open Subtitles | مذهلة ما أيام من شراب السعال وفانتا النظام الغذائي سوف نفعل الشهية. |
| öksürük şurubu yıllarında Maris de öyle bakardı. | Open Subtitles | أنا أعرف عن الإدمان إنها تبدو كماريس تماماً و التي كانت هكذا أثناء إدمانها على شراب السعال |
| Tekno dans klubü vardı. Stan, öksürük şurubu almalısın. Cidden. | Open Subtitles | يجب أن تقلع عن شراب السعال بشكل جدَي، أنا قلق عليك |
| Ya da, romanını bitirebilmek için... çocuklara ekstra öksürük şurubu içirmiş olması gibi... | Open Subtitles | أو عندما أعطت جرعة شراب السعال أكبر لأطفالها لكي تتم قراءة روايتها |
| Gereksiz bir şişe öksürük şurubu. | Open Subtitles | وأتحدّث عن قنينة كاملة غير ضروريّة من شراب السعال |
| Morfin bazlı öksürük şurubu, epey etkili uyuşturucu bir ilaçtır. | Open Subtitles | إنهُ المورفين في شراب السعال إدمان خطر جداً |
| O kadar öksürük şurubu içmemeliydin. | Open Subtitles | أتأخذ غ؟ لايجب أن تشرب كل مافي شراب السعال |
| Onu uyutacak bir şey, çocuk öksürük şurubu verelim. | Open Subtitles | لنفقدها وعيها، أعطوها شراب السعال للأطفال |
| - Nikki ile ayrıldığımızda gevreğimin içine öksürük şurubu dökmüştüm. | Open Subtitles | ، وعندما نيكي وأنا تقسيم، كنت صب شراب السعال على بلدي الحبوب. |
| öksürük şurubu ya da aspirin gibi ilaçlarda eroin bulunuyordu. | Open Subtitles | كان الهيروين متواجد في أشياء من شراب السعال والأسبرين |
| öksürük şurubu ya da aspirin gibi ilaçlarda eroin bulunuyordu. | Open Subtitles | كان الهيروين متواجد في أشياء من شراب السعال والأسبرين |
| Belki a öksürük şurubu avcısı falan. | Open Subtitles | ربما مع المطارد شراب السعال أو شيء من هذا. |
| Ancak eğer olur ya Broadway'de sahne almak üzereysen... ve bir şişe öksürük şurubu içmeye karar verdiysen, beni ara. | Open Subtitles | ولكن إن كنتِ على وشك إعتلاء خشبة المسرح في "برودواي" وقررتِ احتساء قارورة شراب السعال, فأخبريني |
| Samantha, çocukluğunda annesinden hatırladıklarını yaptırıyordu öksürük şurubu ve buzlu portakallı soda. | Open Subtitles | والتي لسامانثا يعني مما يجعل لها أمي وتضمينه في علاج الطفولة - شراب السعال وفانتا برتقال الصودا فوق الجليد. |
| öksürük şurubu sordum, hasta olmama rağmen. | Open Subtitles | ثمّ ذهبتُ وسألتها أين موضع شراب السعال لم أكن مصاب بالسعال حتّى! |
| öksürük şurubu, öksürük şurubu, ve antacid. | Open Subtitles | شراب السعال ، شراب السعال ومضاد للحموضة |
| Çünkü limonatasına öksürük şurubu koydum. | Open Subtitles | لأنّي دسستُ بعض شراب السعال في عصيره. |
| Bunları hiç çekemem. Tatları öksürük şurubu gibi. | Open Subtitles | انا لا اتحمل ذلك طعمه مثل شراب السعال |
| Ancak eğer olur ya Broadway'de sahne almak üzereysen... ve bir şişe öksürük şurubu içmeye karar verdiysen, beni ara. | Open Subtitles | ولكن إن كنتِ على وشك إعتلاء خشبة المسرح في "برودواي" وقررتِ احتساء قارورة شراب السعال, فأخبريني |
| öksürük şurubu olmalı. Öyleyse seni görmek de güzel. | Open Subtitles | -لا بد أنه من مفعول شراب السعال |