Korkunç görünüyorsun. Gece kaç tane içtin? | Open Subtitles | تبدوا فظيعاً ما مقدار ما شربته ليلة الأمس؟ |
İçki içtin. Çekler yazdın. | Open Subtitles | لقد شربته لقد ضيعته على الفتيات |
Pazar sabahı içtiğim içkiden dolayı böyle olmuş olabilirim ama, evet. | Open Subtitles | ربما يكون ما شربته يوم الأحد هو الذي يتكلم لكن نعم |
Sanırım içtiğim tekila çıkıp parti yapmak istiyor. | Open Subtitles | اعتقد ذلك النبيذ الذي شربته يريد ان يخرج ويحتفل |
Biri kocasının bardağına zehir koymuş, o da onu içti. | Open Subtitles | لقد وضع أحدهم السم في كأس زوجها و قد شربته هي |
İçtiğin şarabın Letonya'nın başkenti Riga'da üretildiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعرف ما اضيف الى مشروبك الذي شربته للتو ؟ |
Ama ben içersem vücudum da bebek için süt yapar. | Open Subtitles | إذا شربته أنا، سيتمكن الطفل من شرب الحليب |
Dün gece ne kadar içtin sen? | Open Subtitles | ماهو مقدار ما شربته الليلة الماضية؟ |
Ben gittikten sonra ne kadar içtin? | Open Subtitles | ما مقدار ما شربته بعد أن غادرت؟ |
Çoktan içtin. | Open Subtitles | انك شربته بالفعل |
- Sen içtin öde, sen öde! Anladın mı? | Open Subtitles | -اذا شربته ، فادفع الحساب ، هل تفهم؟ |
Şimdiye kadar içtiğim en çakır keyif çarkıfelek meyvesi çayı budur. | Open Subtitles | إنه أكثر شاي مثلج بالفاكهه مليء بالعاطفة قد شربته قبلاً |
Tarihi geçmiş Mylanta içtiğim için oldu sanırım. | Open Subtitles | أظن أنه بسبب دواء مايلنتا منتهي الصلاحية الذي شربته |
Yine de hayatımda içtiğim en iyi kahveydi be. | Open Subtitles | ومع ذلك كان أفضل كوب قهوة لعين شربته في حياتي على الإطلاق |
Elimdeki altın, içtiğim şarap, kullandığım kadınlar konumumu korumak için girdiğim sonu gelmeyen mücadelem. | Open Subtitles | الذهب امتلكته، الخمر الذي شربته النساء اللواتي استخدمتهن ومعاناتي الدائمة للمحافظة على منصبي |
- Her zaman aynı şey, meyveli yoğurt. Ama bugün hemen dolaptan alınca içti. | Open Subtitles | نفس الشيء خوخ ولبن ومشروب، ولكن اليوم شربته كله هنا من الثلاجة |
Acaba kaç kokteyl içti de bira fabrikasını soymamızın mükemmel bir fikir olduğunu düşündü? | Open Subtitles | افكر بكم كوكتيل شربته عندما راودتها الفكرة العظيمة لنا لنقوم بسرقة مصنع الخمور |
O da içti, ve sonra o karmaşada, zehir şişesini Douglas Gold'un cebine bıraktı. | Open Subtitles | وقد شربته ثم حصلت تلك الفوضى وقد وضع السم في جيب السيد "دوغلاس غولد" |
Eğer bu votkayı içersen karaciğerin içtiğin antifrizi görmezden gelip onun yerine votkayı absorbe edecek. | Open Subtitles | إذا شربت هذه الفودكا كبدك سوف يتجاهل مضاد التجمد الذي شربته ويمتص الفودكا بدلاً من ذلك |
Eğer içersem o şeyi, bebeğimin doğacağını söylemişlerdi. | Open Subtitles | أخبروني اني اذا شربته سوف ألد الطفل بسرعه |
Miranda'nın sabahları bedenine girmesini istediği tek şey metroya giderken içtiği kahveydi. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي استمتعت بوجوده بداخلها بالصباح كان كوب القهوة الخارجي الذي شربته على طريقها للمترو |
Belki fazla hızlı içmiştir ya da fazla yavaş. | Open Subtitles | ربما لأنه شربته بسرعة أو، لا أعلم شربته ببطئ مثلاً. |
Bu gece ne kadar içki içtiniz bayım? | Open Subtitles | ما مقدار ما شربته الليلة يا سيدي؟ |