"شربتِ" - Translation from Arabic to Turkish

• içtin
• içtiniz
• içersen
• içmişsin

Konuyu değiştirme.Sen bu şeyi tek başına mı içtin ?
لا تغيرى الموضوع هل شربتِ زجاجة الشمبانيا هذه بمفردك؟

Dört perinin kanını içtin. Peri kanı vampirlerin kafasını güzel eder.
لقد شربتِ دماء أربع جنيات، إن دم الجنيات يصيب مصاصي الدماء بالإنتشاء.

Bak işte onu içtin diye bu hale geldin.
انظر الى هذا لقد أصبحت هكذا لأنكِ شربتِ هذه

Dinleyin, bu gece biraz fazla içtiniz.
لقد شربتِ الكثير من النبيذ هذه الليلة

Onun tam olarak kaç tane şarkı sözü yazdığını kimsenin bildiğini sanmıyorum, yani eğer benimle kahve içersen, ...ben de en çok hoşuna gideni almana izin veririm.
عن هذه الأمور لذا إذا شربتِ القهوة معي هل إتفقنا؟

Kafam almıyor çünkü sen içki içtin, ben de ne isem oyum işte.
هذا العقل منفتخ أنتِ شربتِ أكثر من اللازم وأنا ما هو عليه

Banyo yaptın mı, bir şey içtin mi ya da dişlerini fırçaladın mı?
هل استحممتِ أم شربتِ شيئًا أو نظفتِ أسنانك

Çok fazla içtin. Bana anahtarlarını ver.
لقد شربتِ الكثير أعطني المفاتيح

Onunla gündüz şarap mı içtin?
شربتِ معها النبيذ في وسط النهار؟ بربّكِ!

Sen fazla içtin diye koca harekâtım tehlike altında.
"مهمتنا كاملةً في خطر فقط لأنّكِ شربتِ بضعة كؤوس زائدة"

- Bütün şişeyi tek başına mı içtin?
شربتِ القنّينة كلّها بـ مفردكِ؟

Sana verdiğim suyu içtin mi?
هل شربتِ الماء الذي أعطيتهُ لكِ ؟

Bence yeterince içtin.
أظن بأنكِ شربتِ كثيراً

Bu şişenin tamamını sen mi içtin?
كاثي ! هل شربتِ كل هذه الزجاجة؟

- Yeterince içtin, Cecily.
"لقد شربتِ بما فيه الكفاية يا "سيسيلي

Yeterince içtin.
لقد شربتِ كثيراً

Çok fazla içtin. Bana anahtarlarını ver.
شربتِ الكثير أعطني المفاتيح

İtiraf edin, bayan Armstrong. 40.000 litre su içtiniz.
أعترفي آنسة (ارمسترونغ) لقد شربتِ 40 الف لتر من المياه!

Bu akşam bir şey içtiniz mi?
هل شربتِ أي شيء الليله؟

Siyah zehri içersen, hastalanırsın ve artık bizi sevmezsin.
إذا شربتِ السم الأسود فستمرضين ولن تحبينا بعد الآن

İşte bu efsanenin dediğine göre, eğer bu kuyudan bir defa içersen kaybettiğin bir şey sana geri dönecek.
تقول الأسطورة أنّكِ إذا شربتِ مِن البئر، فسيعود إليكِ شيءٌ مفقود.

- Çok içmişsin, tamam mı?
لقد شربتِ القليل من الخمر، أليس كذلك؟ فقط..