Ben söyleyeyim, üç cadde daha geç, sağa dön, iki blok daha git, sonraki kavşakta da arkadaşı indir. | Open Subtitles | أتعلم, إستمر بالقيادة نحو ثلاث شوارع خذ يمينا, قد أيضا نحو حيين و أنزل هذا الشخص عند الزاوية القادمة |
Ben sadece birkaç blok ileri gideceğim. Paylaşmak ister misin? | Open Subtitles | سأذهب فقط إلى مكان يبعد بضعة شوارع أتريد أن تشاركني؟ |
Gecenin bir yarısı sokaklarda dolaştığım ve keşlere iğne yaptığım için korkardı. | Open Subtitles | الإنطلاق في شوارع العاصمة في منتصف الليل، و المدمنون يستخدمون الإبر للحقن. |
Bu arada Hainesville sokaklarından ve benden uzak dur. | Open Subtitles | ولحين ذلك، ستقيم في شوارع هانسفيلد وبعيدا عن بصري |
kullanılacak otobüslerin sokakta ki diğer yerel otobüslerden görünür bir şekilde fark edilebilir olmaları önemliydi. | TED | أن تكون هذه المركبات التي تعمل في ممرات المواصلات السريعة مميزة بصريا عن شوارع الحافلات المحلية |
Ta üç blok öteye parkedebildim arabamı. Ortalık fena karışmış. | Open Subtitles | لقد أوقفت سيارتي على بعد ثلاثة شوارع المكان جنونيّ هنا |
New York gibi bir yerde polis merkezinden yarım blok ötede öldürmüşler kadını. | Open Subtitles | مقتل امرأة في شوارع نيويورك، على بعد نصف مربع سكني من مركز للشرطة. |
6 blok daha gidersen eve varırsın. Bulabilir misin? | Open Subtitles | لو ذهبت ست شوارع أكثر فستصل للمنزل ، أتعتقد أنه يمكنك أن تجده؟ |
Birkaç blok ötede bir sokakta, kaldırımda yüzüstü yatarken bulmuşlar. | Open Subtitles | وجدوه بزقاق على بعد شوارع معدودة من هنا, ووجهه على الرصيف. |
Aynen, sekiz blok falan ötedeler herhalde. Biraz daha yakına gidelim. | Open Subtitles | أجل، نحن نبعد عنهما 8 شوارع سنقترب قليلاً |
Evden kaçmıştım ve Londra'daki izbe sokaklarda uyuyordum. | TED | كنت أهرب بعيداً عن المنزل أنام في العراء في شوارع لندن |
Pekala. Çünkü kalabalık sokaklarda yürüdüğü zaman kendini güvende hissediyor. Sebebi bu. | Open Subtitles | حسناً , لأنه عندما يمشى فى شوارع مزدحمة , يشعر بالأمان |
Ana kuzusu. Gecenin sessiz sokaklarından gelen bilinmeyen ses. | Open Subtitles | رجلٌ بلا وجه، و صوت مجهول من شوارع الليل الصامتة |
Buraya Cleveland sokaklarından geldi sayın seyirciler. Lütfen Harvey Pekar'a merhaba deyin. | Open Subtitles | من شوارع كليفيلند، ناس، رجاء قل مرحبا إلى هارفي بيكر. |
sokakta yürürken görenler fısıldayacaklar belki de arkamızdan gülecekler. | Open Subtitles | لا أن تسير في شوارع المدينة سينظر لها الناس ويتهامسون ولربما يقهقهون من خلف أيديهم. |
Ocak 1918'de, kızgınlık, savaş bıkkınlığı ve açlık 400.000 Almanı sokaklara döktü. | Open Subtitles | فى يناير 1918 الإحباط ، وضجر الحرب ، والجوع قاد 400 ألف شخص في شوارع ألمانيا |
Bir lagunun üzerine kurulu ve burada üzerinde alışveriş yapılan dükkanlar olan caddeler yok, çünkü dükkan size geliyor. | TED | إنها مبنية على البحيرة، وليس هناك أية شوارع حيث يمكن أن يكون هناك متاجر للتسوق وبالتالي فإن المتجر يأتي إليك |
Hive yeraltına yapılmış bir yer Raccoon City sokaklarının çok altlarında. | Open Subtitles | الخلية نفسها تقع تحت الأرض عميقا أسفل شوارع مدينة الراكون |
Damgayı özellikle ironik buluyorum, çünkü temizlik işçilerinin üç nedenden dolayı şehir sokaklarındaki en önemli işgücü olduklarını derinden inanıyorum. | TED | أجد هذا الاحتقار مثيرا للسخرية، لأنّني أؤمن بشدّة أنّ عاملي النّظافة هي أهمّ قوة عاملة في شوارع المدينة، لثلاثة أسباب. |
Gomulka'nın Polonya'daki başarısından etkilenen binlercesi Budapeşte sokaklarına akın etti. | Open Subtitles | مُلهمون بنجاح جومولكا في بولندا تدفق الآلاف إلى شوارع بودابست |
Buradaki yol ayrımı Sodom'un ve Gomora'nın taşlı yollarının kutsallığını bozar. | Open Subtitles | كما تفعل آلهة الإغريق في شوارع غومورا أو في سفوح سودوم |
Uzman değilim, ama kesinlikle bir sokak çocuğu gibi görünmüyor. | Open Subtitles | أنا لست خبيرة لكن ذا أكيد لا يبدو كولد شوارع |
Turin caddeleri, üstünde Olimpiyat sloganları olan kırmızı afişlerle doluydu. | TED | شوارع تورينو جميعها كانت مغطاة بلوحات حمراء تعلن عن شعار الأولمبياد |
Bu, yoğunluğa göre hem anayollar, hem de şehir sokakları için geçerli. | TED | يحدث هذا في الطرق السريعة وفي شوارع المدينة كذلك إذا كانت مزدحمة. |
Ya Tombstone sokaklarında tek başıma yürürüm, ya da beni bir yere kapatırlar. | Open Subtitles | أنا إما أن أُحبَس في غرفة أو أسير وحيدة في شوارع تومب ستون |