Eskiden bana itaat etmen için gereken tek bir şey vardı. | Open Subtitles | لقد كان هنالك شيءٌ واحد يجعلكَ تُعطيعينني |
Aslında, zaman ve uzay tek bir şey olan, uzay-zaman diye adlandırılır, dördüncü boyut olan. | Open Subtitles | في الحقيقة , إن الوقت و الزمان هما شيءٌ واحد يدعى الزمكان وهو البعد الرابع |
Asla yapmamaları gereken tek bir şey vardı. | Open Subtitles | كان ثمّة شيءٌ واحد تعلّموا ألّا يفعلوه أبدًا. |
Paul, ima etmeden ya da hile yapmadan direkt yüzüne söyledigim tek bir sey varsa o da seni istedigimdir. | Open Subtitles | بول) لو كان هناك شيءٌ واحد صغتُه هنا) ,بدون تلميحِ أو تلاعب هو أنني رغبتُ بك |
Anlayamadığım tek bir konu var. Niye böyle bir aptalca şeyle kendini tehlikeye attı? | Open Subtitles | شيءٌ واحد لا أفهمه, ما الذي دعاك إلى هذا التصرّف الدنيء؟ |
Sadece bir şey farklı olsaydı o ayakkabı bağı çözülmeseydi o kamyon daha önce geçseydi ya da o paket hazır olsaydı çünkü kız erkek arkadaşından ayrılmamış olsaydı ya da o adam saatini kurup beş dakika önce kalksaydı ya da o taksi şoförü kahve molası vermeseydi ya da kadın mantosunu unutmasaydı ve bir önceki taksiye binseydi Daisy ve arkadaşı karşıdan karşıya geçerken taksi de onları geçip gidecekti. | Open Subtitles | ولو فقط شيءٌ واحد حدث بشكلٍ مختلف إذا لم يُقطع رباط الحذاء أو شاحنة التوصيل تلك تحرّكت مبكّرة بلحظات |
Bu düğünü mükemmel kılacak tek bir şey kaldı. | Open Subtitles | هناك شيءٌ واحد سيجعل هذا الزفاف أفضل شيء إطلاقاً |
Benim için yapmanı istediğim tek bir şey var. | Open Subtitles | هنالك شيءٌ واحد فحسب أرغب أن تقوم به من أجلي |
Bu tehlikeli zamanlarda Kolombiya vatandaşlarına tek bir şey söyleyebilirim. | Open Subtitles | أستطيع قول شيءٌ واحد للكولمبيين في هذه الأوقات العسيرة |
Bildiğim tek bir şey varsa, o da bu akşam gördüğüm onca şeyden sonra bu dallamaların bir daha şehrimi yönetmelerine izin vermeyeceğimdir. | Open Subtitles | شيءٌ واحد مُتأكدٌ منه... بعد كل ما مررنا به ليلة البارحة لا أُريد أن أرى، اولئك المشوهون يركضون في أنحاء مدينتي، مجدداً |
Sean eve döndüğünde yapmayacağım tek bir şey var. | Open Subtitles | هنالك شيءٌ واحد لن أقوم به عندما يعود (شون) للمنزل. |
Söyleyeceğim tek bir şey var. | Open Subtitles | لدي شيءٌ واحد لأخبركم به |
tek bir şey var. | Open Subtitles | حسناً ، هناك شيءٌ واحد |
Neden biliyor musun? Çünkü kekler tek bir şey. | Open Subtitles | لأنّ الكعك شيءٌ واحد فحسب. |
- tek bir şey eksik. | Open Subtitles | -هناك شيءٌ واحد فقط |
Bilmeni istediğim tek bir şey var. Ben, Alexandra Udinov Nikolai Udinov'un kızıyım. | Open Subtitles | هنالك شيءٌ واحد أريدُك أن تعرفه أنا (أليكساندرا أودينوف)... |
Anladığım tek bir şey var | Open Subtitles | ثمّة شيءٌ واحد أفهمه فحسب... |
Paul, ima etmeden oyun oynamadan ortaya koydugum tek bir sey varsa o da seni istedigimdir. | Open Subtitles | بول) لو كان هنالك شيءٌ واحد قمت) بصياغته بصراحة بدون تلميح أو تلاعب, هو أنني أردتُك |
Konuşmayı sevmediğin tek bir konu vardır. | Open Subtitles | ثمة شيءٌ واحد لا تحبين الحديث عنه |
Sadece bir şey eksik. | Open Subtitles | ينقصكِ شيءٌ واحد. |
Sadece bir şey kaldı. | Open Subtitles | "هناك شيءٌ واحد فقط علينا فعله" |