Tabi ya, ben de böyle bir şey boyayabilirim zaten. | Open Subtitles | أوه، متأكّد، مثل أنا يُمْكِنُ أَنْ أَصْبغَ شيء مثل هذا. |
Madem böyle bir şey olacaktı, niye bana haber vermediniz? | Open Subtitles | شيء مثل هذا يحَدِثِ، لماذا أنت لم تخبرَني عنه فوراً؟ |
Taze koyu bir fincan kahve gibisi yok. Organları sökme işine başlamadan evvel. | Open Subtitles | لا شيء مثل كأس منعشة من القهوة قبل البدء في أعمال المقايضه بالأجهزة |
Biz burada, bu binanın fosil kaydı gibi birşey bulmaya çalıştık ve yaptık ta, tozdan örnek aldık. | TED | كنا سنريد ان نأخذ شيء مثل سجل أحفوري لهذا المبنى، و لنفعل ذلك،نأخذ عينه من الغبار. |
Bence bunun gibi bir şeyi öğrendikten sonra olmamış gibi devam edemezsin. | Open Subtitles | لأني أعتقد أنك متى ماعرفت عن شيء مثل هذا ، لايمكنك نسيانه |
Hep etrafımı çevreleyen kara bulut gibi bir şey vardı. | Open Subtitles | لطالما كان هناك شيء مثل سحابة سحابة سوداء تُخيّم عليّ |
Eğer bizim daha iyi bir ürün olduğumuzu göstermeyi denersem, muhtemelen Guantanamo körfezinde olanlar gibi şeyler yapmazdım. | TED | إن كنت أحاول أن أظهر أن منتجنا أفضل، لن أقوم على الأرجح بفعل شيء مثل خليج غوانتانامو. |
Kimileri bazı şeylerden çok emindir. Mesela dişleri hep ağızlarında kalacak sanırlar. | Open Subtitles | هناك من يُسلم بقدرته على فعل كُل شيء مثل القدرة على مضغ الحديد |
Parayı geri iade ettim ve olaydaki rolümü itiraf ettim, ama sonunda FBI benim gibi birinin böyle bir şey başaramayacağımı düşündü. | Open Subtitles | اعدت المال ، وأعترفت بدوري لكن في النهاية رجال ال اف بي آي قرروا بأن شخصاً مثلي ان يسحب شيء مثل ذلك |
- Bende böyle bir şey istiyorum! - Rüyanda görürsün. | Open Subtitles | ولدي أنا ايضا لن تحصل على شيء مثل هذا ابدا |
- Bende böyle bir şey istiyorum! - Rüyanda görürsün. | Open Subtitles | ولدي أنا ايضا لن تحصل على شيء مثل هذا ابدا |
Bunları yapmalısın. böyle bir şey yapmalısın. Anladın mı Bay Palyaço? | Open Subtitles | عليك أن تفعل شيء مثل هذا فهمت قصدي, يا سيدي المهرج؟ |
Taze koyu bir fincan kahve gibisi yok. Organları sökme işine başlamadan evvel. | Open Subtitles | لا شيء مثل كأس منعشة من القهوة قبل البدء في أعمال المقايضه بالأجهزة |
Her şeyi bir gemiye yakışır şekilde düzene sokmak için su ve sabun gibisi yok. | Open Subtitles | لا شيء مثل الصابون والماء لجعل كل شيء مرتب علي نمط بريستول |
Bir tür protesto ya da onun gibi birşey. | Open Subtitles | او شيء مثل هذا او نقوم باحتجاج. |
birisi,Nashville'e gitmek veya onun gibi birşey için kasayı mı deşiyordu? | Open Subtitles | شخص ما كان يأخذ من درج النقود إلى, لنقل, يستعد لإنتقال كبير إلى "ناشفيل" أو شيء مثل ذلك ؟ |
Takdir edersiniz ki böyle bir şeyi düşündüğünüzde daimi olan hemen hemen hiçbir şeyini bulamazsınız. | TED | لو نظرتم إلى شيء مثل ذلك، فيمكنكم تقدير حقيقة أنه وبطرق مختلفة، ليس هناك شيء ثابت في هذا. |
Etrafımı çevrelemiş kara bulut gibi bir şey vardı hep. | Open Subtitles | لطالما كان هناك شيء مثل سحابة سحابة سوداء تُخيّم عليّ |
Konuşacak olursan ülkenin benimle yatmak istemediği için beni seçmediği gibi şeyler söyleme. | Open Subtitles | أو بالأصح قول شيء مثل البلاد لم تنتخبني لأنهم لا يريدون معاشرتي |
Tek yapman gereken hafif bir dikkat dağınıklığı yaratmak ve böylelikle neredeyse her şeyi çalabilirsin, Mesela bu silahı. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو خلق تضليل وحيد طفيف وبإمكانك أن تسرق أي شيء مثل هذا المسدس |
At arabası balkabağı otobüsüne falan dönüşüyor. Şey gibi... | Open Subtitles | سيارة ناقلة تتحول الى حافلة .. يقطين ، أو شيء مثل هذا |
Mulder, hayalet ya da psikokinesis diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | مولدر لا يوجد شيء مثل الأشباح و التأثير النفسي ؟ |
Buna benzer bir şey bulduğumuzu biliyorsunuz değil mi Ajan Reyes? | Open Subtitles | عرفت بأنّ نحن تجد شيء مثل هذا، لم أنت، الوكيل رييس؟ |
- Belki 4 yaşında. Büyümüştür. böyle birşey kaptanımızı yemişti. | Open Subtitles | لقد كبرت الآن شيء مثل هذا جعلت قائدنا وجبة للطعام |
Biliyor musun, sabahları iyi bir kahve içmek gibisi yoktur. | Open Subtitles | أتعرف، لا يُوجد شيء مثل كوب قهوة جيّد في الصباح. |