"شيئًا من" - Translation from Arabic to Turkish

• bir şey

Onu henüz öldüremem. Önce benim için bir şey yapması gerek.
لا يمكنني قتله بعد، يجب أن يفعل شيئًا من أجلي أوّلًا.

Daha önce hiç kendimden bir şey çalmamıştım. İlginç olabilir.
لم أسرق شيئًا من نفسي قبلًا، هذا قد يكون شيقًا.

İnsanlar fizyolojilerinden bir şey beklediğinde ne olur?
ماذا يحدث عندما يتوقع الناس شيئًا من أجسادهم

Sonra bu varsayımları denklemlere dönüştürürüm. Bunun gibi bir şey çıkar.
ثم أحول هذه الافتراضات إلى معادلات، والتي قد تبدو شيئًا من هذا القبيل.

Benim için asıI şey karşımdakinden bir şey almaktır.
الأمر المهمّ هو أنّني أجد شيئًا من كلّ هذا.

Doğru, bu Ryuk'un yapabileceği bir şey gibi görünmüyor.
صحيح، أنت لن تفعل شيئًا من هذا القبيل بالتأكيد

Bak, onu ikna edeceğim ama senden bir şey yapmanı istiyorum, olur mu?
اسمعي، سأحضره إلى هنا، ولكن أريدكِ أن تفعلي شيئًا من أجلي، حسنٌ؟

- O tarz bir şey.
شيئًا من هذا القبيل. إذًا من تكون الفتاة المحظوظة؟

Bir tavukla ilgili bir şey mi söylüyordun?
اعتقدت أنه أنهى كلامه. لقد كنت تتحدّث عن الدجاج أو شيئًا من هذا القبيل؟

- Fakat benim için bir şey yapmalısın.
لكن يجب أن تفعل شيئًا من أجلي. أيًا كان.

Böyle bir şey olabileceğini onlara söylemiştim.
أخبرتهم أن شيئًا من هذا القبيل وارد الحدوث.

Böyle bir şey olabileceğini söylemiştim onlara.
أخبرتهم أن شيئًا من هذا القبيل وارد الحدوث.

PPL'den de hiç bir şey almadım. Oysa siz ceplerinizi doldurdunuz.
لمْ أستفد شيئًا من "باتنوم باول، ولو"، بينما أنتم خيّطتم جيوبكم.

Hizmetçilerim size yiyecek veya içecek bir şey ikram etmedi mi?
ألم يُقدّم خدمي لكِ شيئًا من طعام ولا شراب؟

Ne yani eğer buna dokunmasalar bir şey olmayacak mıydı?
ماذا إذن؟ إذا لم يَمسوه قط ما كان ليحدث شيئًا من هذا؟

bir şey söylemedim ki. Mevzuyu zorlayıp duran sensin.
لم أقل شيئًا من هذا القبيل، أنتَ من تفتعل شجارًا.

Bir kere de benim için bir şey yapsan ölür müsün?
لكل شيء أردته أسيقتلك إن فعلت شيئًا من أجلي لمرة؟

Kapıya gelmesini istiyorsan ben de senden bir şey isteyeceğim.
،إن أردت أن تُحرّك إلى الباب فسوف تفعل شيئًا من أجلي

Birbirizden bir şey çalıp evde bir yere saklardık.
كنا نسرق شيئًا من بعضنا البعض ثم نخفيه في مكان ما في المنزل