Biliyor musun, o elbiseyi almak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أتعلم, لا أُطيق صبراً للحصول على ذلك الفستان |
Şu sandalyeyi parçalamak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | يا رجل, لا أطيق صبراً حتى أحطم ذلك الكرسي |
İyi bir polisin yaklaşımı için zaman ve sabır gerekir. | Open Subtitles | مبادرة الشرطية الصالحة تأخذ وقتاً و صبراً |
İstekli oldukları kadar sabırlı olabilselerdi,.. | Open Subtitles | الآن، لو أن هناك شخص يملك صبراً بمقدار حماسهم |
Sabredin, Rahibe Mary Mengele, ellerinden geleni yapıyorlar. | Open Subtitles | "صبراً أخت "ماري مينجلا إنهم يبذلون قصارى جهدهم |
Hevesle yeni geleceğime adıma atmayı bekliyorum. | Open Subtitles | في الموعد أنتظر لا أطيق صبراً لبدء شريط حياتي |
Bir gün kendi bebeğimi doğurmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق صبراً حتى أُنجب طفلاً في يوم من الأيام |
Tadına bakman için sabırsızlanıyorum. Kurutulmuş meyve kıymalı. | Open Subtitles | لا أطيق صبراً أن تجربي هذه إنها خليط من الزبيب و التفاح |
Evet, onları tepelemek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | نعم ، لا أطيق صبراً لأعطي الألمان ما يستحقون |
Mahkemede bu kaset gösterildiğinde suratlarındaki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق صبراً على رؤية النظرة التي ستعلو وجوههم حين عرضنا لهذا بالمحكمة |
Yüz saat boyunca Dedikoducu Kız izlemek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق صبراً حتى أشاهد ''العديد مِن الحلقات من مسلسل ''جوسيب جيرل |
Tanrı bu gibi durumlarda sabır verir. | Open Subtitles | لا تقلقي، منحني الرب صبراً على مثل هذه الأحداث. |
Bana sonsuz sabır ve sadakat gösterdin. | Open Subtitles | لقد أظهرتِ لي صبراً ووفاءاً لا حدود لهما. |
Güzel çünkü bundan kaçınmak siz ve kurulunuz için fazladan sabır gerektirecektir. | Open Subtitles | جيد, لأنَّهُ من أجل أن نمنع وقوع ذلك فإنَّ ذلكـ يتطلبُ صبراً جماً منكـَ خاصةً ومن اللجنةِ الموجودةِ عامة |
Bütün sabah, ona karşı daha nazik ve sabırlı olsaydım keşke diye düşündüm. | Open Subtitles | طوال الصباح كنت أتمنى لو أنني كنت أكثر لطفاً و صبراً معها |
Öyle var sayıyorsun, onlar en sabırlı varlıklar değiller, sen ne umuyordun? | Open Subtitles | بالتأكيد إنهم ليسوا أكثر الكائنات صبراً ماذا توقعت ؟ |
Doğruymuş, ne kadar kötü huylu biri olursan, o kadar sabırlı olursun. | Open Subtitles | ،هذا صحيح، كلما ازددتَ ازعاجاً كلما ازدادت شخصيتكَ صبراً |
Sabredin, Efendim. Bekleyin. | Open Subtitles | صبراً يا صاحب السمو ، انتظر |
Evet, bu günü atlatıp, sıcak bir banyo yapmayı dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | أجل، لا أطيق صبراً حتى ينتهي هذا اليوم وآخذ حماماً طويلاً |
Artık ne vaktim kaldı, ne de sabrım. | Open Subtitles | الوقت يداهمني وليس لدي صبراً على الإطلاق |
Çıplak görmeyi bekleyemiyorum. Acaba doğuştan mı sarışın? | Open Subtitles | إنني لا أطيق صبراً بأن أراها عاريه إنني أتسائل إذا ما كان شعرها أشقر طبيعي |
Sabret evlat. Sabret. | Open Subtitles | صبراً بنى, صبراً |
Rhys'in annesinin yüzünü görmeyi bekleyemeyeceğim. | Open Subtitles | لا أطيق صبراً لأرى التعبير على وجه أم ريس |
¢Ü Tekrar yola çıkmak için bekleyemedim ¢Ü | Open Subtitles | لا أطيق صبراً" "لأصل للطريق مجدداً |
Sen benden çok daha sabırlısın. | Open Subtitles | حسنٌ ، إنك أكثر صبراً مني |
Tabii, eminim öyle çok ilgisini çekmiştir ki, seninle yalnız kalmak için sabırsızlanıyordur. | Open Subtitles | بالتأكيد. أراهن أنه مهتم به جداً لدرجة أنه لا يطيق صبراً على الانفراد بك |