| - Bu olmaz. - En iyisi bu. Gerçekten. | Open Subtitles | لا أريد هذا أنا أعتقد أن هذا أفضل واحد صدقاً |
| Bilmiyorum! Gerçekten! Carlini'yi alt ettikten sonra yanına hiç gitmedim! | Open Subtitles | لا أعرف, صدقاً لم أعد أبداً بعدما قاتلته |
| Cidden cidden bir ailenin, kanserli bir kadına bebeklerini vereceğini mi düşündün? | Open Subtitles | أعني, صدقاً صدقاً, هل ظننتي أن أحداً سيعطي طفله لامرأة بها سرطان؟ |
| Açıkçası düşündüm ki doğum yapacaksın, ama nişanlı bile değilsin diye buruk hissedersin. | Open Subtitles | صدقاً , اقصد , اعتقدت اعتقدت انكِ شعرت بالغرابة اننا سنرزق بطفل ونحن لسنا مخطوبين او شئ من هذا القبيل |
| İnsanların daha dürüst olmasını istiyorum bir de daha adil. | Open Subtitles | أنا عامل مجد أريد من الناس أن تصبح أكثر صدقاً |
| İşin Doğrusu yaşlı adamın durumu hakkında ne düşünüyorsun? | Open Subtitles | صدقاً , كيف ترى صحة الرجلة العجوز حالياً ؟ |
| Seni canlı gördüğüme çok sevindim, Gerçekten. | Open Subtitles | أنا مسرور جدّاً لأن أراكَ حيّاً الآن، صدقاً |
| Gerçekten, kadınların kendine niye böyle işkence ettiğini anlamam. | Open Subtitles | صدقاً , لا أستطيع أن أفهم لما النساء تعذب نفسها بهذة الطريقة |
| Gerçekten başka bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا أسفة سيدة لوجان و لكن صدقاً لا أعرف شيئاً أخر |
| Gerçekten, kaşıntı yok, yanma yok tamamen iyileştiriyor. | Open Subtitles | صدقاً, لا أحتكاك ولا أحتراق إنها تزيل الألم تماماً |
| Yani Gerçekten demek istediğim, çok vurucu bir çift olmuşlardır. | Open Subtitles | تعلمون، صدقاً ، أيضاً أعني ، بالتأكيد قد كونوا |
| Hayır, tam olarak öyle değil, fakat Gerçekten onu durdurmaya çalıştım. | Open Subtitles | لا, ليس بالتحديد, لكن صدقاً لقد حاولت جعله يتوقف |
| Cidden, Los Angeles'ın bu tarafını hiç görmemiştim bile... Bu kar mı? | Open Subtitles | صدقاً, لم أقم بزيارة هذه المنطقة من قبل في لوس أنجلوس, أهذا ثلج ؟ |
| Yani Cidden, sizce benimle evlenmekten kurtulmaya mı çalışıyordu? | Open Subtitles | أعني صدقاً هل أراد الهروب لكي لايتزوجني؟ |
| (Liz) Hayır, kaçarken Cidden uğramalısın. Eminim bir şeyler öğreneceksin. | Open Subtitles | صدقاً, عليك الحضور ستتعلم شيئاً بالتأكيد |
| Açıkçası, daha ne kadar Fitch'le çıkarım bilmiyorum. | Open Subtitles | صدقاً أنا لا اعرف الى متى سأظل اواعد فيتش حقاً ؟ |
| - Arayacaktım ama Açıkçası bunu yaparsam haklı olduklarına daha çok emin olacaklardı. | Open Subtitles | كنت سأفعل ولكن صدقاً أقول كان سيجعلهم ذلك واثقين بأنهم على حق |
| Bence, artık nasıl hissettiğin konusunda kendine karşı daha dürüst davranmalısın. | Open Subtitles | أنت في حاجة للبدء بأن تكون أكثر صدقاً بما تشعر به |
| dürüst olmak gerekirse, insanların birbirlerine 50 yıl nasıl katlandığını düşünemiyorum. | Open Subtitles | صدقاً, لا أعتقد أنّ البشر هكذا أن بيقوا سوياً لخمسين عاماً |
| - Doğrusu, en güvenli yol bu. | Open Subtitles | صدقاً, إنها الطريقة الأكثر أماناً للترحال |
| Çok Ciddiyim. Bir sürü faturan var ama hiç gelirin yok.! | Open Subtitles | صدقاً, لديك الكثير من الفواتير ولا يوجد دخل مالي |
| Daha Dürüstçe olur. dürüst bir yaşamın olmalı, yanlış mıyım? | Open Subtitles | وأكثر صدقاً على المرء العيش في الحقيقة، أليس كذلك؟ |
| Bazen Ciddi anlamda keşke hayatıma girmeseydin diyorum. | Open Subtitles | حسناً؟ حسناً, صدقاً, أحياناً, أتمنى أتمنى أنك لم تدخل في حياتي |
| Aslında içtenlikle inanıyorum ki, o iki hanım kişisel husumetlerini bir kenara bırakabilirdi. | Open Subtitles | أنا آمنت صدقاً أن السيدات سيضعون عداوتهم الشخصية على جنب |
| Doğrusunu söylemek gerekirse, benim açımdan bakınca her zaman istediğini yaptırıyor bize. | Open Subtitles | لأنه صدقاً, من وجهة نظري, إنها تمارس إرادتها علينا جميعنا وفي أغلب الأحيان أيضاً |
| Sahiden de, sallamıyorum bunu bindiğim en güzel teknelerden biri bu. | Open Subtitles | صدقاً أنا لا أمزح هنا هذا واحد من أجمل القوارب |