"صدقته" - Translation from Arabic to Turkish

• inandım
• ona inandın
• ona inanıyor
• ona inanıyorum
• inanmazdım
• ona inandı
• ona inanmıştım
• sadakasını
• inandın mı
• inanıyordum

Bu, korkularımdan doğan bir kurguydu, ama ben ona inandım.
لقد كان هذا وهما توّلد من الخوف ولكن أنا صدقته.

O yapmadı. Asla yapmaz. Bana anlattı ve ben de inandım.
إنه لم يفعلها، لم يكن ليفعلها لقد أخبرني بذلك وأنا صدقته

Ve o gece söylediğin şeylere inandım.
وكل ذلك الهراء الذي أخبرتني به في تلك الليلة بالبيت، لقد صدقته

- Seviştiklerini söyledi. - Sen de ona inandın mı?
قال انهم كانوا سيمارسون الحب وهل صدقته ؟

-Seviştiklerini söyledi. -Sen de ona inandın mı?
قال انهم كانوا سيمارسون الحب وهل صدقته ؟

Adalet Bakanlığı ona inanıyor, bu yüzden onu güvenli bir eve taşıdılar.
وزارة العدل صدقته و لذلك قاموا بنقله إلى منزل آمن

Hayır, o yalnızca sattığını söyledi, ben de ona inanıyorum.
لا، لقد أخبرني بأنه يبيعهم فقط و لقد صدقته

Ona inandım, çünkü doluyu, maçı ve San Francisco'daki depremi önceden bilmişti.
وأنا صدقته لأنه تنبأ بعاصفة البَرد ونتيجة كرة القدم

Beş para etmez biri olduğumu o kadar çok tekrarladı ki ona inandım.
لقد أمضى وقته يخبرني أني لست جيداً ولقد صدقته

Anlatıp durdu ben de ona inandım, ben bir aptalım çünkü böyle adamlara hep inanıyorum.
و ظل يسترسل في الحديث صدقته و أنا غبية لإني دائما أصدق مثل هؤلاء الرجال

Asla yapmaz. Bana anlattı ve ben de inandım.
إنه لم يفعلها، لم يكن ليفعلها لقد أخبرني بذلك وأنا صدقته

3 yıl inandım ona.
لقد صدقته لمدة ثلاث سنوات ومازال يسخر منى لاجل هذا

Sende ona inandın, salak herif.
وهل صدقته, أيها الأحمق.

- Sen de ona inandın mı? - Birilerine inanmam gerek Chloe.
وهل صدقته - يجب أن أصدق أحداً كلوي -

Ama sen ona inandın.
لكن أنت.. أنت صدقته

- Sen de ona inandın mı, koduğumun aptalı?
وأنت صدقته! أيها الغبي يابن العاهرة

Ve ona inandın.
وقد صدقته! لا يُعقل!

ona inanıyor musun?
هل صدقته ؟

Molly'nin nerede olduğu hakkında bir fikri olmadığını söyledi ve ben ona inanıyorum.
قد قال أنّه لا يعلم بمكان (مولي)، و أنا قدّ صدقته.

Kulaklarımla duymuş olmasaydım kendim bile inanmazdım.
إذا لم أكن قد سمعته بأذنيّ لما كنتً صدقته أنا أيضًا

Görgü tanığı benim lehimde ifade verdi ve jüri de ona inandı.
شهد شاهد على روايتى وهيئة المحلفين صدقته

-O zaman ona inanmıştım, ama şimdi neden inandığımı hatırlayamıyorum.
في تلك اللحظة صدقته لكني لا أتذكر الان لماذا

Onun sadakasını cömertçe kabul etmemi sağlayan bir saçmalık.
مجرد حفظ لماء الوجة. يعتقد باني سأقبل صدقته.

Onca zaman iş başında olduğunu söylüyordu. Ben de inanıyordum.
لقد صدقته عندما قال أنه كان في العمل طوال الوقت