| Bu arada arkadaşın Brian ? | Open Subtitles | بالمناسبة, صديقكَ, براين, مِنْ قسم الرواتب؟ |
| Eğer arkadaşın olmasam, her şeyi berbat ettiğini söylerdim. | Open Subtitles | . لو لم أكن صديقكَ لأخبرتكَ بأنك كنتَ سيئاً للغاية |
| Belki telefondaki arkadaşın sana yalan söylüyor. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا صديقكَ على الهاتف يَكْذبُ إليك |
| O her neyse, dostun Blofeld kontrol ediyor. | Open Subtitles | مهما كان صديقكَ بلوفيلد يسيطر علية الآن. |
| arkadaşını davet edebilirsin. | Open Subtitles | يمكنكَ أن تدعوا صديقكَ شكراً لكَ يا ملكي |
| Benim arkadaşımdı! arkadaşının kafasını beyzbol sopasıyla dağıtmak nasıl bir his? | Open Subtitles | لقد كان صديقي، كيف كان شعورك حيال سحق جمجمة صديقكَ بواسطة ذلك المضرب؟ |
| - Bu sefer başardın, evlat. - Evet. arkadaşın neler hissediyor? | Open Subtitles | ـ ماذا فعلت هذه المرَّة يا ، ولد ـ كيف يشعر صديقكَ ؟ |
| Geri döndüğümde arkadaşın toprağın altında olsa iyi olur. | Open Subtitles | عندما أعود, منَ الأفضل أن يكون صديقكَ قد دُفن. |
| Evet, senin şu arkadaşın başarısız olman için seni dolduruyor. | Open Subtitles | نعم، صديقكَ الصَغير يَدْفعُ فضلات في مُأخرتك |
| arkadaşın Jan'ın seni neden öldürmek istediğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديك أيّ فكرة لماذا صديقكَ جان هناك يُريدُك ميت ؟ |
| arkadaşın işini görürken sen, orada oturup kahkahalar attın. | Open Subtitles | كنت تقف هناك فقط وتضحك في حين أن صديقكَ فعل ما فعله بي |
| Peki neden arkadaşın bu adamlarla ilgili yalan söylemiş? | Open Subtitles | إذاً، لمَ لم يخبرك صديقكَ بحقيقة هذين الشخصين؟ |
| İnşallah küçük arkadaşın ağacımı getirir. | Open Subtitles | من الأفضل أن يجلب لى صديقكَ الشجرة اللعينة |
| Ben ölmeden önce oğullarımın intikamını alacaksın yoksa arkadaşın benimle ölür. | Open Subtitles | يجب أن تنتقم لأولادي قبل موتي، وإلّا سيموت صديقكَ معي. |
| Muhtemelen dostun da. Öğrenmek isteyeceğini düşündüm. | Open Subtitles | وعلى الأرجح هو صديقكَ أيضاً خلتُكَ قد ترغب بالمعرفة |
| dostun, hayatının en zor kararını vermek zorunda kalacak ve gölgesinde kim varsa aynı sonucu paylaşacak. | Open Subtitles | صديقكَ سيواجه خياراً مصيريّاً. في حياته، و أي من كان متعلقاً به لحظتها، فسيدفعُ معه عواقبَ ذلكَ الإختيار. |
| Böyle olursa hem hapisteki arkadaşını oradan çıkartmaya odaklanabiliriz. | Open Subtitles | حينئذٍ يُمكننا التّركيز قليلًا على إخراج صديقكَ من الحجز. |
| Kalbine ulaştığında arkadaşının eski halinden... - ...geriye bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | وحالما تبلغ قلبه، كلّ ما كان عليه صديقكَ يوماً سيختفي |
| Eski bir arkadaşına ihanet etmeyeceksin. | Open Subtitles | الذي لا يجبُ أن تفعلَه هوَ أن تخون صديقكَ على مدى الحياة |
| Bir baktınız bir gün Arkadaşınız başka biri haline geldi. | Open Subtitles | و بين عشية و ضحاها أصبح صديقكَ إنساناً مُختلفاً تماماً. |
| Dediğiniz gibi dostunuz masumsa çıksın ortaya kan örneği alıp adını temize çıkaralım. | Open Subtitles | الآن ، إذا كانَ صديقكَ بريئاً مثلما يقول دعهُ يأتي إلى هنا وسنأخذ عينهً وعندها سنبرئ إسمهُ مرةً إلى الأبد |
| Bak Luke, ben senin arkadaşınım. | Open Subtitles | "إسمع "لوك انا صديقكَ |
| - Bence de. - Zack senin arkadaşındı, Tommy. | Open Subtitles | -كان من المفترض أن يكون (زاك) صديقكَ يا (تومي ) |
| Belediye Başkanı eski dostunu da çağırmanı istiyor. | Open Subtitles | حاجات رئيسِ بلدية أنت لجَلْب صديقكَ القديمِ. |