"صرخات" - Translation from Arabic to Turkish

• çığlıklar
• çığlıkları
• çığlıklarını
• çığlık
• çığlığı
• feryatlarını
• çığlıklarına
• çığlığını
• acı
• haykırışları

Bir erkek. 11: 10 civarında çığlıklar duymuş.
رجل ، سمع صرخات حوالى الساعة 11 و 10 دقائق

Belki de panik yüzünden odadan sesler... vesilahlıadamiçerigirerken arka plandaki çığlıklar yükselene kadar... mecburi bir son dakika tartışması olacaktı.
ربما مناقشة آخر لحظة حتى تتحول ضوضاء الغرفة إلى ذعر وتصدر صرخات الناس بدخول الرجل المسلح

Güçlü bir kız bebek, onu bekleyen ellerle buluşuyor ve yaşlı kadınlar zafer çığlıkları atıyor.
تنزلق طفلة قوية في يديها المنتظرة وتصرخ النساء المسنات صرخات منتصرة.

Bir süre etrafta kürek çektik ve yardım çığlıkları duyduk.
قمـنا بالتجـديف حـول السفيـنه المشتـعله لبعض الوقت وكنا نسمع صرخات أستغاثه

Son gemiyle limandan ayrılırken hala çaresizlik çığlıklarını duyabiliyor rüzgarla yayılan isimleri ve silah seslerini işitebiliyorlardı.
وحين رحلوا على متن السفينة الأخيرة، كانوا مايزلون يستمعون، إلى صرخات اليأس، أسماء في مهب الريح , اطلاق النار.

Ne çığlık attı, ne de yardım istedi, ki her hangi birisi bizi uyandırabilirdi.
لا صرخات أو إستجداءات للمساعدة أية من هذه الأمور كانت ستتسبًب بإيقاظنا

Kız gibi çığlıklar duymadığıma göre, bence iyiler .
لم اسمع منهم اى صرخات, لذا اعتقد انهم بخير

Kendi ruhlarımızı acı içinde çığlıklar atarken gördük. Hala şansın varken geri dön!
صرخات مملوءة بالكرب الشديد والألم، عُدْ طالما الفرصة متاحة لك

Gece olduğunda sessizliğin içinde İngilizce çığlıklar duyuyoruz.
وفي الليل نسمع صرخات الألم والعذاب من بعيد

Dostum, bazıları oranın hala perili olduğunu söylüyorlar. çığlıklar, gürültüler duyuyorlarmış.
يارجل ، بعض الناس تقول ان المنزل مُطارد بالأشباح انهم يسمعوا صرخات ، وضوضاء..

Komşular çığlıkları duyup bizi aradı.
لقد سمع الجيران صرخات قوية مما دعاهم إلى الإتصال بنا

Kulaklarımızda hâlâ çınlayan... imdat çığlıkları bütün insanlığa dönük!
الصرخات التي سمعناها كانت موجهة للبشرية بأكملها مازال صدى صرخات الاستجداء تلك يرن في أذني

çığlıkları duyunca bebekle üzerlerine mi koşulur?
سمعتي صرخات فأيقظتي الطفل و هرعتي نحوها؟

Sürdürmeye çalıştığım bu hayat beni doğruca, sadece onların acı çığlıklarını duyacağım cennete götürecek.
الحياة التي أحاول أن أعيشها ستجعلني أنعم بالجنة فقط لأسمع صرخات عذابهم

Derler ki, Ejderha Süvarisi son nefesini alırken ejderhasının ölüm çığlıklarını duyabilirmiş.
يقولون عندما الفارس يلفظ اخر انفاسه يسمع صرخات تنينه وهو يموت

Komşuların sesten biraz şikayeti olmuş ama ne çığlık ne de bir boğuşma sesine dair bilgi yok.
كانت هناك شكاوى من الجيران بسبب الضوضاء ولا توجد تقارير عن صرخات أو دلائل على وجود صراع

Stanleyville'e vardığımda birçok bağırış ve çığlık duyabiliyordum insanlar ağlıyordu ve silah sesleri vardı.
وصلنا الى ستانليفيل سمعت العديد من صرخات. الناس، البكاء، الطلقات نارية.

Az sayıda bakteri varsa sinyal molekülleri, tıpkı çölde yalnız kalmış bir adamın çığlığı gibi dağılır gider.
عندما تكون البكتريا قليلة، تبتعد جزيئات الإشارة بعيدًا، مثل صرخات رجل وحيد في الصحراء.

Ne kral olma özlemindeki biçimsiz bir mahluğun feryatlarını duyabildim ne de 3.
لست أسمع صرخات مخلوق مشوّه يتوق إلى أن يكون ملكاً.

Gördüğü kâbuslara dayanamadı. Öldürdüğü onca masum insanın çığlıklarına...
لم يسطع تحمل الكوابيس التي كانت تراوده صرخات كل الأبرياء الذي قتلهم

Her ölümü, her ölüm çığlığını. Hepsini birden.
جميع الوفيات وجميع صرخات الإحتضار دفعة واحدة.

İlk duydukları, sevgi kelimeleri olsun, acı feryatlar değil.
أول كلمات يسمعها يجب أن تكون الحب، لا صرخات الألم.

İnsan haykırışları. Anlıyorum!
هذه الجمل والعبارات , صرخات أنسانية