Size karşı dürüst olayım, ilk eğilimim kibarca reddetme yönündeydi. | TED | لأكون صريحة معكم كنت أميل في البداية إلى الرفض بأدب. |
Ondan şüphelenmek istemiyorum ama bana karşı dürüst olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أشك فيها لكنني لست واثقاً من أنها صريحة معي |
İyi bir arkadaşım bir keresinde bana: "Kendine karşı dürüst olup mutlu olmak popüler olmaktan daha iyidir." demişti. | Open Subtitles | أتعلمين , صديق وفيّ لي قال لي ذات مرة من المهم أن أكون صريحة مع نفسي و سعيدة أكثر من أن أكون ذات شعبية |
Benim felsefem ne biliyor musun? İçtiğim zaman acayip açık sözlü olurum. | Open Subtitles | هل تعرف ما هي نظريتي و حين أشرب أصبح صريحة بشكل مؤلم |
Lana, dayanıklı genç bir bayana benziyorsun bu yüzden seninle samimi konuşabileceğimi zannediyorum. | Open Subtitles | لانا أشعر بأنك شابة متماسكة للغاية وهذا مايدفعني لأن أكون صريحة معك تماماً |
Bak, henüz birbirimizi çok az tanıdığımızı biliyorum ama... bana karşı dürüst olur musun? | Open Subtitles | , أعرف أننا بالكاد نعرف بعضنا لكن هل يمكنكِ أن تكوني صريحة معي؟ |
Her şeyi iyiymiş gibi gösteririz. Bana karşı dürüst olursanız çok sevinirim. | Open Subtitles | بكلام معسول سيكون جيداً لو كنتِ صريحة معي بالتطورات |
Ve en iyi arkadaşıma her zamankinden daha çok ihtiyacım vardı, ama sana karşı dürüst olduğum için beni hayatından çıkardın! | Open Subtitles | لقد أحتجت الى صديقتي المقربة أكثر من أي وقت مضى وأنتي أخرجتيني من حياتك لأني كنت صريحة معكي |
Bu yüzden bana karşı dürüst olmalısın. | Open Subtitles | تماماً, لذا يجب عليكِ أن تكونِ صريحة معي |
Lütfen, hadi ama bana karşı dürüst ol. Ne gördün? | Open Subtitles | ارجوك عزيزتي كوني صريحة معي ماذا رأيتِ ؟ |
Tamam. Ben de sana karşı dürüst olacağım artık çıkmıyoruz. | Open Subtitles | حسناً، أريد أن أكون صريحة وأخبرك أننا لم نعد بعد الآن؟ |
Bunların arkasında kim var bulmaya çalışıyorum ama bana karşı dürüst olman gerekiyor. | Open Subtitles | أحوال اكتشاف الفاعل، لكن يجب أن تكوني صريحة معي. |
Evet, bu konuda çok açık sözlü ve dürüst olmuştun. | Open Subtitles | نعم، وقد كنتِ صريحة وصادقة حول الأمر في ذلك الوقت. |
O senin gelecekteki kocan, değil mi? Onunla samimi olman gerekmez mi? | Open Subtitles | اليس هو من سـيكون زوجك أليس من الافضل أن تكونين صريحة معه |
açıkça söylemek gerekirse, sizler onunla takılmak için biraz büyük değil misiniz? | Open Subtitles | لأكون صريحة أنتم تبدون كباراً على التسكع مع صغير |
Bana düzgün bir cevap veremiyorsun, tamam. | Open Subtitles | لا تستطيع أن تعطيني إجابة صريحة , لا بأس |
Açıkçası, onun koca karı ilaçlarından olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لأكون صريحة معكِ ظننت أنها من المعتقدات القديمة |
Bunlar, güçlü ve ölümcül savaşın ne kadar insafsız ve ne kadar soğuk olduğunu gösteren doğrudan belgesel fotoğraflardı. | Open Subtitles | كانت صور وثائقية واضحة ادانة صريحة للحرب بقسوتها وظلمها |
Güzelsin, naziksin ve acı verecek şekilde dürüstsün. | Open Subtitles | أنت جميلة , و كريمة .. و صريحة بشكل مؤلم |
doğruyu söylemem gerekirse, canım, seni o şekilde hayal edemiyorum. | Open Subtitles | لأكون صريحة معكِ يا عزيزتى لا أظن أنكِ ستصمدين |
- Dürüstçe söyle bana Maria. Hala benden hoşlanıyor musun? | Open Subtitles | أخبريني يا ماريا و كوني صريحة معي ألازلتُ أعجبك ؟ |
Seninle açık konuşacağım. Her zaman dobra olmuşumdur, değil mi? | Open Subtitles | سأكون صريحة معك دائمًا ما كنت مُباشِرةً، صحيح؟ |
Mönü gayet açıktı. | Open Subtitles | أعني، أن قائمة الطلب صريحة للغاية |
Çevirmem de. Bir hastaya olduğu gibi ona karşı da dürüstüm. | Open Subtitles | لست كذلك، أنا صريحة معه بقدر ما أكون مع مرضاي |
Çok dürüsttür. Vahşi bir şekilde dürüsttür. | Open Subtitles | أنه صريحة جداً.صريحة بشكل قاسي. |