| Kanepesinde uyuyan sarı şişman bir kedi, pencereye yağmur damlaları çarpıyor, ve mutfağın havasında kahvenin izi bile yok. | TED | هناك قطّة صفراء سمينة نائمة على أريكته، حبّات مطر تتساقط على النافذة، ولا أثر لرائحة القهوة في هواء المطبخ. |
| Bunlar neydi? sarı hardal. sarı hardalın içinde ne var? | TED | كيف كانا؟ مسطردة صفراء. ما الذى كان فى المسطردة الصفراء؟ |
| Daha yakından baktığımda, çocuklar için küçük sarı can yelekleri vardı. | TED | وحين نظرت عن قرب، كانت هناك سترات نجاة للأطفال، صفراء اللون. |
| Güneş sarıydı. Güzel bir kartpostal gibi. | Open Subtitles | أما الشمس فهي صفراء أن كل ذلك يشكل بطاقة بريدية جميلة |
| Bu sanki kükürt kaplı, nikotin sarısı... çürümüş bir ciğeri iştahla yemek gibi. | Open Subtitles | كان الأمر مثل الدخول في رِئة رِئة مبقعة بالكبريت و النيكوتين صفراء منفوخة |
| Maviler, sarılar, uyarıcılar, sakinleştiriciler, aklına ne gelirse. | Open Subtitles | زرقاء و حمراء و صفراء مخدرة ومنشطة وغيرها |
| Ayrıca çantanın üzerinde kurumuş Safra ve kan lekeleri var. | Open Subtitles | لا إتساق المجموعات و لطخة صفراء على علبة المجلة. |
| Ve üstünden ona bakarsan tepesinde kocaman, sarı bir gülen yüz görürsün. | Open Subtitles | و إن أمكنك النظر إليه من أعلى سترى ابتسامه جميلة صفراء أعلاه |
| Sana zahmet üst kattaki banyoda... sarı hapların olduğu büyük bir şişe var | Open Subtitles | كونى كالدميه واصعدى إلى الأعلى ألى مرحاضى يوجد زجاجه كبيره صفراء من الحبوب |
| Akıllı kız olup bana içkim için sarı şemsiye getirir misin? | Open Subtitles | أيمكن أن تكون لطيفة و تحضري لي مظلة صفراء لمشروبي ؟ |
| Kaldırımda büyük, sarı bir buzlu yer var. Neredeyse yere kapaklanacaktım. | Open Subtitles | هنالك بقعة صفراء من الجليد على قارعة الطريق، كدت أقع بسببها |
| Komşusunda sarı renkli Mini olan insanlardan gelen 3 milyon arama var. | Open Subtitles | ثلاثةَ ملايين مكالمة هاتفية من بشر الذين جيرانهم .لديهم سيارة صغيرة صفراء |
| sarı bir arabayı bulması kolay olur sanırsın bir de. | Open Subtitles | يظنّ المرء أنّ العثور على آلة صفراء كبيرة سيكون أسهل |
| Yarın sarı bir not defterinin arkasına sessizce oturup sana manevi destek vereceğim. | Open Subtitles | سأكون هناك اليوم لأقدم بعض الدعم المعنوي الصامت من خلف مدونة ورقيّة صفراء |
| Hayır Bay Kralik. Gene yanıldınız. Bluz yeşil, noktalar açık sarıydı. | Open Subtitles | لا يا سيد " كراليك " ، أنت مخطئ كالعادة ، لقد كانت خضراء ذات نقط صفراء |
| Yuvarlak ve sarıydı ama harf yoktu. | Open Subtitles | لا، مستديرة و صفراء لكن لا حرف |
| Christina Hollis'in odasında bulduğumuz parçalar sarıydı. | Open Subtitles | المادة العاكسة التي وجدناها في شقة " كريستينا " كانت صفراء |
| Orta büyüklükte, altın sarısı bir rengi var. | Open Subtitles | متوسطة الحجم لونها صفراء ذهبية |
| Maviler, sarılar, uyarıcılar, sakinleştiriciler, aklına ne gelirse. | Open Subtitles | زرقاء و حمراء و صفراء مخدرة ومنشطة وغيرها |
| Gelin, sütümü alın göğüslerimden, yerine Safra koyun ey katillerin aracısı ruhlar, görünmez varlığınızla nerelerde bekliyorsanız çıkın ortaya. | Open Subtitles | تعالي إلى صدري وحولي حليبه الرقيق إلى عصارة صفراء في كل أشكالك التي تخدم الشر |
| Sağ böbreğinin üzerinde büyük, sararmış bir yara izi var. Temasa karşı duyarlı. | Open Subtitles | لديها كمه صفراء كبيره على جانب كليتها اليمنى |
| Biri menekşe rengi, sarı-kırmızı tokası var. | Open Subtitles | والآخر بنفسجي مع زركشة صفراء وحمراء |
| Dişleri sapsarı ve çürük, gözleri de patlak... ve hemen her zaman salyaları akıyor. | Open Subtitles | أسنانه صفراء ورديئة عيونة مفقوعة ويسيل لعابة فى معظم الأحيان |