Bu Daniel Miller'in hayatında çok Önemli bir şey mi? | Open Subtitles | وهذا هو مثل هذه صفقة كبيرة في حياة دانيال ميلر؟ |
Sadece bir kaç sigaraydı, Önemli bir şey değildi. | Open Subtitles | كان مجرد بضع سجائر، لا صفقة كبيرة. أوه، بلاه بلاه بلاه بلاه. |
Lütfen bu kadar büyütme, çünkü Büyütülecek bir şey değil, tamam mı? | Open Subtitles | حتى لا تجعل صفقة كبيرة للخروج منه. لأنه ليس صفقة كبيرة على الإطلاق. حسنا؟ |
Tekrar yazdırılırlar, olur biter. Bunda Büyütülecek bir şey yok. | Open Subtitles | عنيدا والحصول عليها إعادة إصدارها، ليست صفقة كبيرة. |
büyük başarı. Büyük bir olay. Gerçekten. | TED | تلك صفقة كبيرة. تللك صفقة كبيرة. إنها حقاً كذلك. |
Yani bu benim için çok Önemli bir olay... ama sen çizimlerinin hakkını devretmeyi kabul etmezsen, devam edemeyeceğim. | Open Subtitles | أنها حقا صفقة كبيرة بالنسبة الي ولكن لا يمكن أن أمضي قدما مالم تكوني مستعدة لتعملي العمل الفني. |
Evet. Ben çok mühim bir adamım. | Open Subtitles | نعم ، أنا الآن أجري صفقة كبيرة |
Bu onun için çok önemli biliyorum ve onun yüzünü kara çıkartmak istemiyorum. | Open Subtitles | لقد علمت للتو أن هذه صفقة كبيرة له و لا أريد أن أخذله. |
Dünyada pek çok hastalık söz konusu ama o insanlardan birinin acısını azaltmaya yardımcı olabiliyorsam Önemli bir amaca hizmet ediyorum demektir. | Open Subtitles | هناكَ صفقة كبيرة من المعاناة في العالم لكن إذا أمكنني المساعدة في تفريج ألمَ شخصٍ واحدٍ حتى |
Onun için Önemli bir anlaşmaydı. | Open Subtitles | .قد أعطى معلوماتٍ للشرطة لقد كانتَ صفقة كبيرة له |
Önemli bir şey değil. | Open Subtitles | لذلك، فإنه ليس صفقة كبيرة. ، قال نأمل فقط المضي قدما والتوقيع عليها |
Şirketi babam yönetirken Noel Önemli bir gündü. | Open Subtitles | تعلمون، عندما ركض والدي هذه الشركة، كان عيد الميلاد في الواقع صفقة كبيرة. |
Onun için sırtını incittiği yalanını uyduracağı kadar Önemli bir şeydi. | Open Subtitles | هو كَانَ a صفقة كبيرة بما فيه الكفاية لَهُ لإختِلاق a قصّة لي حول إيذاء ظهرِه. |
Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | مع حقن لغة استعلام هيكلية هذه ليست صفقة كبيرة. |
Sadece yarı zamanlı bir iş, Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | هي مجرد وظيفة بدوام جزئي وليست صفقة كبيرة |
Evet, yani, Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | أجل، تعلم إنّها ليست صفقة كبيرة. |
Büyük bir anlaşma üzerinde çalışıyorum. Gerçekten çok büyük. | Open Subtitles | أنني أعمل علي أتمام صفقة كبيرة، صفقة كبيرة بحق |
Büyük bir kokain işim var, kızımın balosu yaklaşıyor. | Open Subtitles | لدي صفقة كبيرة جيدة حانة ابنتي التي تحوّلت كليا إلى كابوس بالمناسبة |
Tamam, o kadar da Önemli bir olay değil. | Open Subtitles | حسنا، أنها ليست صفقة كبيرة. |
Bu Önemli bir olay. | Open Subtitles | - وهذا هو صفقة كبيرة. |
Evlatlık edinilmiş bir sürü insan tanıyorum ve hiç de mühim değil. | Open Subtitles | أنا أعرف طن من الناس الذين اعتمدت... وليس صفقة كبيرة. لقد كذب ولكن يا رفاق لي حياتي كلها |