Sana okulun seçkin kızlarının ağzının suyunu akıtan oğlanlardan biri olmayı öğretebilirim. | Open Subtitles | و أعلمك كيف تصبح واحداً من الشباب الذين تهرول ورائهم صفوة الفتيات |
seçkin bir büyücüler topluluğunun oluşturduğu bir konsey tarafından yönetiliyordu. | Open Subtitles | إمبراطورية إزمير كان منذ فترة طويلة أرضا منقسمة حكمت من قبل الماجيين مجموعة من صفوة مستخدمي السحر |
elit sınıfa ait 600 erkekten oluşan ve yetkileri nesillerden nesillere aktarılan | Open Subtitles | كان يتألف من 600 رجل من طبقة صفوة المجتمع و مع تناقل مقاعد المجلس على مدار الاجيال |
Bu da yüzlerce Saray Muhafızı'nı ortadan kaldırmak demek oluyor. | Open Subtitles | و الذي يعني إزالة مئة عضو أو يزيد, من صفوة حرسه |
İftihara geçmiş öğrenciler korkar, ve şu sporcu bozuntuları... | Open Subtitles | و صفوة الطلاب خوافين و تافهين |
Bu ülkenin seçkinleri gününü gün etsin diye vatandaşlar kıt kanaat geçinmek mecburiyetinde. | Open Subtitles | صفوة هذا البلد، ينعمون بحياة رغيدة أما باقي المواطنين، فيقتاتون بالفُتات. |
SS: Tamam, en azından yapıcı bir eleştiri. | TED | صفوة: حسناً، لابأس على الأقل نقد بناء، وضغطت "تحديث" |
Kırık Kılıçla beraber saraya saldırdılar 3000 seçkin asker dahi durduramadı onları | Open Subtitles | اقتحمت القصر مع السّيف المكسور ثلاثة آلاف من صفوة قوّاتى لم يتمكنوا من ايقافهم |
seçkin kızlar belki de bana uygun değillerdir. | Open Subtitles | لذا فأعتقد أن صفوة الفتيات لسن لى |
2005'te, o sıralar IMF'nin baş ekonomisti olan Raghuram Rajan dünyanın en seçkin bankacılık konferansı olan Jackson Hole sempozyumunda bir bildiri sundu. | Open Subtitles | فى 2005 روجارم راجان كبير الاقتصاديين فى صندوق النقد الدولى قدم تقرير فى الندوة السنوية بقاعة جاكسون و هى صفوة المؤتمرات البنكية فى العالم |
Vampirler ordusunun seçkin bir askeriydim. | Open Subtitles | كنت من صفوة جنود في جيش مصاصي الدماء |
Vampirler ordusunun seçkin bir askeriydim. | Open Subtitles | كنت من صفوة جنود في جيش مصاصي الدماء |
1998'de, Larson ve Witham, National Academy of Sciences'a seçilerek onurlandırılmış en iyi Amerikalı bilim insanlarıyla bir anket yaptı. Ve bu seçkin grupta kişisel bir tanrıya inananların oranı % 7'ye düştü. | TED | في 1988، قام لارسون وويتهام بتوضيح موقف صفوة العلماء الامريكان والذين تم تكريمهم بالعضوية في الجمعية العلمية الاكاديمية. من إجمالي هذه النخبة من العلماء، 7% فقط منهم يؤمنون بدين واحد. |
Bizle Genii ordusunun elit askerleriydik. Cowen'in kişisel korumaları. | Open Subtitles | لقد كنا من صفوة الجنود في جيش الـ(جيناي)، الحرس الخاص لـ(كاون) |
Sadece yüksek elit kesimi kabul ederler. Tamam. | Open Subtitles | إنهم يقبلون فقط صفوة الطلاب |
New York'un elit kesimi hâlâ gelmedi, ben hariç. | Open Subtitles | لا يوجد أي من صفوة (نيويورك) هنا، ماعدايّ |
Saray Muhafızları üyeleri ona komplo hazırlıyor olabilir. | Open Subtitles | هناك أعضاء من صفوة الحرس ربما يتآمرون ضده |
Onun Saray Muhafızları'ndan bahsediyoruz. | Open Subtitles | إننا نتحدث عن صفوة حرسه |
Abbudin Saray Muhafızları ile dolu bir uçak kalktıktan sonra yere çakılmış. | Open Subtitles | تحطمت طائرة تُقِلُ صفوة ضباط حرس (عبودين) بعد إقلاعها, |
İftihara geçmiş öğrenciler korkar. | Open Subtitles | و صفوة الطلاب خائفين و تافهين |
Amerika'nın en seçkinleri. | Open Subtitles | رواد فى العلم والصناعه صفوة الأمريكان |
(Video) Tebrik kartı (SS'in sesi): Merhaba. | TED | (فيديو) بطاقة تحية (صوت صفوة): مرحبا. |