Ve her bir diktatör fotoğrafının üzerine kendi fotoğraflarını yapıştırıldılar. | TED | و ألصقوا فوق كل صورة شخصية للديكتاتور صورهم الخاصة. |
Haftada bir gün kurulan ve insanların fotoğraflarını düzelttirdikleri geçici fotoğraf kitaplıklarında tarama ekipmanlarımızı hazırlıyorduk. | TED | ومرة واحدة كل أسبوع، نقوم بتثبيت معدات المسح لدينا في مكتبات الصور المؤقتة التي أنشئت، حيث كان الناس يستردون صورهم. |
Ama eski resimlerini gördüm ailemin, ben doğmadan önce. | Open Subtitles | و لقد رأيتُ صورهم الأثنان.. والداي, قبل أن ينجبوني. |
Kendi fotoğrafları, başkalarının girmiş olduğu meta verilerle etiketleniyor. | TED | يتم تعليم صورهم بالبيانات المصغرة التي أدخلها شخص آخر |
Gizli görevdeki ajanların resimleri basılsa ne olurdu acaba? | Open Subtitles | أخبرني، ماذا يحدث للجواسيس المتخفين رسمياً إن طلعت صورهم بالجريدة؟ |
Bu adetler Batı kültüründe sahip olduğumuz uygulamalara tamamen zıt olabilir. Sevdiğimiz birinin hatırasını onurlandırmak için onun hakkında konuşur ve fotoğraflarını paylaşırız. | TED | يمكنُ أن تكون هذه العادات مختلفة تماماً لتلك التي قد نمارسها في الثقافات الغربية، حيث نكرّم ذكرى الأحبة بالحديث عنهم ومشاركة صورهم الشخصية، |
Amacım onlara bir şey öğretmek ve onların fotoğraflarını kullanarak çektiklerini göstererek onlar için para bulmak. | Open Subtitles | هدفي الآن هو تدرسيهم لكن أيضا جمع المال لهم بواسطة الصور التي ألتقطوها بيع صورهم لجمع المال لهم |
Tüm aile fotoğraflarını bırakmışlar. Yani, kim böyle bir şey yapar? | Open Subtitles | لقد تركوا وراءهم كل صورهم العائلية أقصد، من يفعل ذلك؟ |
Aramayı genişlet. fotoğraflarını 500 km çapındaki tüm trenlere otobüs terminallerine ve tüm havaalanlarına gönder. | Open Subtitles | وسّع نطاق البحث، ارسل صورهم الى جميع محطات القطار والمواصلات |
Gönüllü olarak onların fotoğraflarını çekmen gerçekten harika. | Open Subtitles | اعتقد انه عمل رائع انك تطوعت لتأخذ صورهم |
İki yeğenim var ve onlara deli oluyorum. Hatta resimlerini taşıyorum. | Open Subtitles | لديّ ابنتا أخت أحبهم جداً، حتى أنني أحمل صورهم |
Evet ve görünüşe göre baya da iyiydin çünkü insanlar resimlerini çekmen için sıraya girmişti. | Open Subtitles | أجل، ويبدو أنكِ كنتِ محترفة، لأنَّ الناس كانوا يتصافّون للحصول على صورهم التي التقطتِها لهم |
Her gece oraya gidip resimlerini çekmişsin. | Open Subtitles | لقد كنت هناك في كل ليلة لقد التقطت صورهم |
Tamamen başka birisi olduklarına inandıkları anda fotoğrafları çekiliyor. | TED | تلتقط صورهم في اللحظة التي يؤمنون فيها بأنهم شخص آخر تمامًا. |
Elinizde fotoğrafları var mı? Elimizde fotoğrafları var. Uçakta değiller. | Open Subtitles | لدينا صورهم وهم ليسوا على متن هذه الطائرة |
Çocukları bilirsin, tüm yıl boyunca çektikleri fotoğrafları Facebook'a atıp dururlar. | Open Subtitles | أنتَ تعرفُ عن كيفية قيام الأطفال بتعليق صورهم على الفيس بوك مرّةً في اليوم لبقيّة العام؟ |
DW: Ayrıca, sevgiyle ilgili olarak fotoğrafçılar, fotoğraf çekerken sevgiyi ararlar. | TED | ديبورا: وأيضاً، الفكرة حول الحب، المصورون، هم يبحثون عن الحب عندما يصنعون صورهم. |
Bir ihtimal ama resimleri çalınan kadınlardan bazıları çok sinirlendi. | Open Subtitles | انها احدى الاحتمالات لكن بعض النساء اللواتي تم سرقة صورهم كانو منزعجين جداً |
Herkes kendi resmini, kendi bilgilerini koyacaktı. | Open Subtitles | الناس سوف يضعون صورهم ومعلوماتهم بأنفسهم |
Bu resimler toplu bilincimizin birer parçası oldular, ve bu bilinç ortak bir ahlak duygusuna dönüşünce değişim sadece mümkün değil, ayrıca kaçınılmaz oldu. | TED | صورهم أصبحت جزء من وعينا الجماعي وكما يتطور الوعي الى إحساس مشترك بالوعي لم يصبح التغيير فقط ممكناً، بل حتميا |
Fotoğrafını çektiğim insanlar projeye katılmaktan ve fotoğraflarının toplulukta olmasından gurur duyuyordu. | TED | الاشخاص الذين صورتهم شاركوا في المشروع لجعل صورهم في المجتمع |
Toplum önündeki imajlarını iyileştirmek için milyarlarca para harcayarak milletin gözünü boyayacaklar. | Open Subtitles | المليارات من الدولارات ستنفق من أجل تطهير صورهم |
Mahrem yerlerinin Resimlerinin çekilmesini istemiyorlarsa külot giymeliler. | Open Subtitles | ؟ إن لم يريدوا أي شخص يأخذ صورهم |