Ve eğer fusiform gyrus hasar görürse, insanın yüzleri tanıma yeteneğini kaybettiği biliniyor. | TED | و معروف أنه إذا حدث ضرر في التلفيف المغزلي عند أحدهم، فإنه من الممكن أن يفقد القدرة على التعرف على الوجوه. |
Yani beyninde hasar olup olmadığını bilmiyorlar. | Open Subtitles | بمعنى أنهم لا يعلمون ما إذا كان يُعاني من ضرر في المخ |
Günün fırsatına kulak vermede bir sakınca yoktur, değil mi? - Yok tabi. | Open Subtitles | لا يوجد أية ضرر في رؤية سياراتنا الجديدة |
Altı saat dolaşalım Hostetler. Bunda bir sakınca yok. | Open Subtitles | لنرحل لست ساعات، ما من ضرر في هذا |
Ama bu işte 25 yıldır büyük başarılar elde etmiş bir adamdan medet ummaktan da bir zarar gelmez, değil mi? | Open Subtitles | ولكن لا أعتقد أن هناك من ضرر في النظر إلى الرجل الذي كان ياخذها الى الحديقة لمدة 25 عاما، أليس كذلك؟ |
Yapma Jax, arada fahişelerle yapmanın bir zararı yok. | Open Subtitles | تلك الساقطة؟ بربك, لا ضرر في مضاجعة ساقطة بين الفينة و الاخرى |
Bağlar tamamen iyileşti, yine de, sinir ve doku hasarı var. | Open Subtitles | تماصلاحكل الأربطة, مع ذلك , هناك ضرر في الأنسجة و الاعصاب |
Boyun, bel kemiği ve omurlarından hasar almış. | Open Subtitles | وعانى من ضرر في عموده الفقري, اربطته, ورقبته |
...darbe alındığında iç kulak kemikleri hasar görür. Böldüğüm için kusura bakma ama seri numaradan bir isim çıktı. | Open Subtitles | الضربات المتكررة على الرأس قد تؤدي إلى ضرر في عظام الأذن الداخلية |
Onları durduranın uzay aracında bir arıza ya da hasar olmadığını varsayarsak. | Open Subtitles | أن الذي أوقفهم عن إنهاء مهمتهم لم يكن خطأ أو ضرر في المركبة الفضائية |
Test sonuçları omurilikte bir hasar olmadığını ve ciğer haricinde bir iç yaralanma olmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | نتائج الفحُوصات اظهرت انهُ ليس هُناك ضرر في الحبل الشوكي او اصابات داخلية خلف الرئة |
Evet, tomografi temiz gözüküyor. Omurgada hasar yok. | Open Subtitles | صورتك المقطعية تبدو بخير ، لا يوجد ضرر في عمودك الفقري |
Derin bir çatlağı ve yüzeyinde biraz hasar var ama bunu onarabilirim. | Open Subtitles | هو يملك ضرر في الصوت بسبب الأذى على السطح |
Sanırım bunda bir sakınca yok. | Open Subtitles | أظن أن ما من ضرر في هذا |
- Senin yaptığın her şeyde bir sakınca var. | Open Subtitles | هناك ضرر في كل شيء تفعله |
Dedektifin hazırlıklarını görmesinde bir sakınca yok Farid. | Open Subtitles | لا ضرر في سير المحقق (أثناء إعداداتك يا (فاريد |
Eminim iyi arkadaş olmaktan bir zarar gelmez. | Open Subtitles | أنا متأكد من انه لا ضرر في أن أكون ودوداً |
- Umutlanmaktan bir zarar gelmez. - Ama bir anlamı da yoktur. | Open Subtitles | حسناً، ليس هناك ضرر في التمنّي - ليس له معنى الآن ، لا - |
Sanırım denemekten bir zarar gelmez. | Open Subtitles | أقصد ليس هنالك ضرر في المحاولة |
Haklısın, bana bir zararı olmaz. | Open Subtitles | أنت محق، لا ضرر في هذا التحليقبطائرةورقية.. |
Abby'nin bize bahsettiği çalışmayı gözden geçirmenin hiç bir zararı olduğunu düşünmedim ama gerçek şu ki, ihtiyacım da yoktu. | Open Subtitles | لم أظن هناك أي ضرر في النظر للدراسة التي أخبرتنا عنها لكن الحقيقة لم أحتاجها |
Planınız basit: Ziyaretleri saymak için sol kolu kullanacaksınız ve sağ kolun hiçbir anlamı kalmayacak, bu yüzden onu hareket ettirmenin bir zararı yok. | TED | خطتك بسيطة: ستستخدم الرافعة اليسار لحساب عدد الزيارات، ولن يكون للرافعة اليمنى أي معنى، لذلك ليس هناك ضرر في تحريكها لأعلى أو لأسفل. |