"ضغطاً" - Translation from Arabic to Turkish

    • baskı
        
    • basınç
        
    • stresli
        
    • stres
        
    • strese
        
    İnsanların hakim olduğu bir gezegende Dünya'daki sistemlere eşi görülmemiş bir baskı koyarak yaşıyoruz. TED نحن نعيش في كوكب يسوده البشر، الذين يمثلون ضغطاً غير مسبوق على أنظمة كوكب الأرض.
    Yukarıdakilerden çok baskı görüyorum. Open Subtitles أنى أتلقى ضغطاً كبيراً من مديرينٍ فى الأعلى
    Birleşik Devletler'de yapacağım bir bilgilendirme gezisiyle görmezden gelemeyecekleri bir baskı yaratabiliriz. Open Subtitles ولكن جولة محاضرة في الولايات المتحدة ستثير ضغطاً سيجبرهم على القبول
    Su, platform boyunca tünelde basınç yapıyor bu yüzden seviye yükseliyor. Open Subtitles المياه على طول الرصيف تسبب ضغطاً على النفق، لهذا يرتفع المنسوب.
    Su, dışarıdan içeri doğru basınç yaratır. Open Subtitles يَخْلقُ الماءُ ضغطاً عندما هو المحاولات للدَفْع في مِنْ خارج،
    Başka bir adamın eşi veya kızına göre çok daha az stresli. Open Subtitles أقل ضغطاً بكثير من زوجات الآخرين أو بناتهم
    Ve sanırım bu durum bununla başa çıkmaya çalışanlara büyük stres getirecek. Open Subtitles وهذا باعتقادي سيشكل ضغطاً كبيراً على كاهل الولايات المتحدة التي تحاول مواجهة ذلك الأمر
    - Tabi Bunu yaparsak üstümde çok baskı olur. Open Subtitles إذا فعلنا ذلك، سيشكّل هذا ضغطاً كبيراً بالنسبة إلي
    Üzerimizde çok büyük bir baskı kuruyorsun Michael? Open Subtitles سلّطتَ ضغطاً أكثر من اللازمَ علينا، مايكل؟
    Eğer fiziksel baskı uygulamazsak elimiz boş döneceğimizi düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد أنه لن يتحرك إلا إذا وضعنا ضغطاً جسدياً عليه
    Buna karşılık-- izninle-- keşişleme binaya belli bir açıyla çarpar, iki yüze birden baskı yapar ama tek köşe desteği vardır. Open Subtitles كمقارنة، عن إذنك تقوم الرياح المتعامدة بضرب المبنى في زاوية معينة مسببةً ضغطاً على الجانبين ومرتكز على ركن واحد
    Eminim öyledir, ama Charlie gibi bir çocuğa sahip olmak aile üzerinde alışılmadık bir baskı oluşturmuş olmalı. Open Subtitles انا متاكدة من ذلك ولكن أن يكون لك ابناً كشارلي من شأنه ان يضع ضغطاً غير طبيعيا على العائلة
    Ama o kadar çok sevişmek istiyorsun ki şimdi kendimi baskı altında hissediyorum. Open Subtitles لكن الآن أنتَ ترغب بشدّة بأن تمارس الجنس، لكن ذلك يمارس ضغطاً
    Ayrıca ona baskı yaptığım için bana kızar. Open Subtitles كما أنّه سيستاءُ منّي لأنّني حمّلته ضغطاً.
    Biliyorsun, zamanla tüm o azim baskı yaratır. Open Subtitles كما تعلم ، فإن تلك الحيوية تولد ضغطاً نفسياً مع مرور الوقت
    Bu sanki üzerimde bir baskı kurmuyormuş gibi yapmayacağım. Open Subtitles لن أجلس هنا و أتضاهر, بأنه لا يمثل ضغطاً كبيراً
    Böyle sıkılarak uygulanan basınç, nabzı, metabolizma hızını ve kasların gerginliğini azaltmada etkili rol oynar. Open Subtitles ويؤمّن هذا العنبر ضغطاً شديداً مما يخفّف معدّل ضربات القلب، ومعدّل الاستقلاب، والمقوّية العضليّة
    Sonuçta yerçekimi kendine çekmeye devam etmektedir ve karşı koymak için basınç üreten hiçbir şey kalmadığında kaçınılmaz olarak çökecektir. Open Subtitles ونظراً لانعدام تفاعلات نووية تُولّد ضغطاً كافياً ليدعم النجم نفسه
    Bu da ön yüzde zayıf bir basınç yaratıyor ve sonuç olarak yerçekimine karşı koyacak gerekli kaldırma kuvvetini üretilmiyor. Open Subtitles ذلك يُنتج ضغطاً واهياً على الوجه، وهكذا، لا دفع صاعد كافٍ لمُوازنة الجاذبيّة.
    ben iyiyim. Bu iş Chicago dakinden daha az stresli olacak sanıyordum. Open Subtitles -كان يجدر بهذا العمل أن يكون اقل ضغطاً من السابق
    Şu an her ne yapıyorsan oldukça stres altındasın. Open Subtitles أيـّاً كان ما تفعلينه الآن، فهو يثقل ضغطاً عليكِ.
    Her dakika kontrol etmek zorunda kalmazsın. Seni sadece strese sokar. Open Subtitles لستَ بحاجة لتفقد حال العمل و أنتَ بعطلتُكَ سيسبب لكَ ضغطاً عصبياً فحسب ، هيــا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more