Bunun hepsini görüyoruz çünkü yanma ayrıca ışık da yaratıyor. | TED | نستطيع أن نرى كل ذلك لأن الاحتراق يكون ضوءاً أيضاً. |
Bu bir siyah ışık partisi. Çok fazla elektriğe ihtiyacımız... | Open Subtitles | إنها حفلةٌ ضوءاً أسود لسنا بحاجة إلى طن من الطاقة |
Moleküller ısındığında ışık salınımı yapıyor ve ışığın rengi de moleküllerin ısısına göre değişiyor. | TED | تشع الجزيئات ضوءاً عندما تسخن، ولون الضوء يعتمد على درجة حرارة الجزيئات |
Baban, birçok muhteremin yolunu aydınlatan ışıktı. | Open Subtitles | والدك كان ضوءاً اتبعه العديد من الرجال الخيرين |
Hepsi aynı zamanda dikilmişti; ama onlar yeterli gün ışığı alamadılar. | Open Subtitles | تم زرعها جميعاً بنفس الوقت عدا هاتين لم يصلهما ضوءاً مناسباً |
Sen mumu kaptığın gibi çalılıkta bir ışık söndüğünü gördüğüme yemin ederim. | Open Subtitles | أقسم أننى قد رأيت ضوءاً هناك فى المستنقع ، حين قمت بالتقاط الشمعة |
Lanet olsun, ışık almayı unuttuk. | Open Subtitles | اللعنة,لقد نسينا أن نسألهم إن كان لديهم ضوءاً |
Nanomakineler beyine ulaşınca bir ışık görürsün. | Open Subtitles | عندما تصل آلة النانو الى الدماغ يبدو وكأنك ترى ضوءاً |
Dur biraz. Görünüşe göre sokağın karşısındaki şu binada bir ışık var, pencerede bi şey... | Open Subtitles | مهلاً , يبدو بأنّ هناك ضوءاً يصدر من ذلك المبنى بالجانب الآخر من الشارع , شيء عند النافذة |
Ancak 1920 yıIında bilimsel bir keşifle zamanın başlangıcından bu yana yeni bir ışık oluştu daha önceden bu hiç akla gelmemiş olabilir | Open Subtitles | لكن في العشرينيات ، ألقى اكتشاف علمي ضوءاً جديداً على بداية الزمان و على ما يمكن أن يكون قد وُجد أولاً |
Ve kısa ama parlak bir ışık saçarsın, olur biter. | Open Subtitles | و شمعتك ستكون ألقت ضوءاً جميلاً لكن لمده قصيره |
Kalktıklarında, bazı pilotlar parlak bir ışık gördüklerini bildirdi. | Open Subtitles | وعندما أفاقوا ذكر بعض الطيارين أنهم رأوا ضوءاً أبيض |
Çünkü dün gece geç saatte orda ışık gördüm | Open Subtitles | لأنَّ البارحة في ساعة متأخرة رأيتُ ضوءاً يشعل منه |
Zihin karıştıran bir ışık ve yüksek voltaj veriyor. | Open Subtitles | إنّه يُطلق ضوءاً مُربكاً وجُهداً كهربائياً عالياً. |
-ki bunun içinde sadece ışık değil, X ışınları ve gama ışınları da vardır- ...düzinelerce, hatta belki de yüzlerce ışık yılı uzaklıktaki gezegenler bu ölümcül radyasyon altında atmosferlerini kaybedebilir. | Open Subtitles | وليس ضوءاً فحسب ولكن أشعة سينية وإشعاعات جاما أيضاَ والكواكب التي تبعد عشرات أو ربما مئات السنين الضوئية عنها |
Yargıç, elimde bu davaya şok edici ve heyecanlı bir ışık tutacak kanıt var. | Open Subtitles | أيّها القاضي، أملك الآن دليلا سيسلّط ضوءاً صادماً و نابضاً بالحياة على هذه القضية. |
Beynimde bir nöbet tepkisini tetiklemek için bir tür ışık kullandı. | Open Subtitles | لقد استخدم ضوءاً من نوع ما لكي يُحدث رد فعل شبيه بنوبة صرعية في مخي |
Mavi bir ışık gördüm ve sonra buradaydım. | Open Subtitles | رأيتُ ضوءاً أزرقاً وانتهى بي المطاف هُنا. |
Görebildiğim tek şey ışıktı. | Open Subtitles | ... كل ما أمكنني رؤيته كان ضوءاً ... |
Yorgun yaşlı gözlerime bu parlak ışığı kim tutuyor? | Open Subtitles | من يحمل ضوءاً برّاقاً كهذا أمام عيني التعبتين؟ |
Peri ışığı gördüm. | Open Subtitles | -سوف نذهب الآن ! -لقد رأيت ضوءاً ! |
İnsan kılığında dev bir canavarla binlerce lambanın parlaklığıyla karşı karşıya kaldım. | Open Subtitles | ثم واجهت ضوءاً قوياً كأنه ألف مصباح |