| Yeşil ışık yandı. Gidip hastadan kan alın. | Open Subtitles | لقد حصلنا على ضوءٍ أخضر اذهبوا واسحبوا دم المريضة |
| Ya da bu çarşaflara? Onları siyah ışık altında görmekten nefret ediyorum. | Open Subtitles | أو على تلك الملاءات أكره أن أراها تحت ضوءٍ كاشف |
| Siyah ışık altında neler görürüm düşünemiyorum. | Open Subtitles | لا أتخيّل ما يمكنني أن أراه في ضوءٍ أسود. |
| İkinize yetecek bir spot ışığı bulmada iyi şanslar. | Open Subtitles | حظاً موفقاً في إيجاد بقعة ضوءٍ كبيرةً بما يكفي لكليكما |
| Bu enlemlere düşen çok az ışığı da kapatıyor ve büyümelerini daha da yavaşlatıyor. | Open Subtitles | إنه يحجب ما يصل من ضوءٍ قليلٍ عند هذه النطاقات، الأمر الذي يُضعف موسم النمو أكثر عمّا هو عليه |
| Yanıp sönen ışığı buldum, ama bunun boyu en fazla üç metre. | Open Subtitles | عثرتُ على ضوءٍ وامض، لكنّه بإرتفاع ثلاثة أمتار. |
| En karanlık ve soğuk kış günlerinde yapay ışık altında gelişen taze sebzelerin bulunduğu bir sera bile var. | Open Subtitles | حتى أنّ هنالك دفيئةً حيث تنمو خضراواتٍ طازجة تحت ضوءٍ اصطناعي خلال الشتاء الأظلم والأبرد على وجه الأرض |
| Ancak bu parlayan ışık topunda tüm görebildiğimiz uzun ve ardını süpüren bir kuyruktur. | Open Subtitles | لكن كل ما نراه كرة ضوءٍ متوهّجة وذيلٌ طويل ممتدّ |
| İnanılmaz manyetik alanların gücü bir ışık saçıyor. | Open Subtitles | تقوم بتسليط ضوءٍ على القوة المذهلة للمجالات المغناطيسية |
| Ama yalnızca çok güçlü bir ışık büyüsü yapabilen biri böyle bir şeyi başarabilir. | Open Subtitles | أجل ولكن مُزَوِد بأقوى ضوءٍ سحري سيكون قادرًا على تحقيق هكذا عملٍ فذ |
| Yalnızca burada durdu, oturup bizlerle kağıt oynadı bir ışık yaktı. | Open Subtitles | إنَّ مجردُ تواجده هنا ولعبهِ بالبطاقاتِ معنا جميعاً لهو بمثابةِ ضوءٍ مشعٍ |
| Müzikteki pırıltılı ışığı görebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أرى ومضات ضوءٍ في الموسيقى. |
| Yardım et de ışığı açalım. | Open Subtitles | - ربّاه .. -ساعدني بإيجاد ضوءٍ . |