Kesinlikle. Ama, işçinin muhtemelen içine tükürdüğü bir şey için fahiş süper market fiyatı ödemek zorunda kalmaz mıyız? | Open Subtitles | طبعاً ، لكن أليس علينا دفع الأسعار المرتفعة لمتاجر البقالة ، مقابل شيء قد يرميه الفلاح؟ |
Kesinlikle istiridye ve tabi ki bir sosyalist cenneti olurdu. | Open Subtitles | المحار بالتأكيد وستكون جنة اشتراكية طبعاً |
Ve dün bana çoraplarımı nasıl tutturduğumu sordu ve öyleyse, Kesinlikle ihtiyacımın olmadığını söyledi. | Open Subtitles | وَ أمس سَألَ ..إذا كانخرطوميعالي التحكم. وإذا كانوا كذلك, وَ أنا طبعاً لم أكن بحاجة ذلك. |
Evet bebek. Standardı korumaya çalışıyoruz. Anlarsın. | Open Subtitles | أجل,يا عزيزي,نحاول الحفاظ على المعايير أنتي تفهمين طبعاً |
Evet efendim, tabii ki, diğer kıyafetleri nasıl unuturum? | Open Subtitles | نعم سيدي, طبعاً, لم أكن لأنسى تغييرة الملابس. |
Tabiki hayır. Tanrı'nın yarattığı bu güzel gezegendeki her varlığı severim. | Open Subtitles | طبعاً لا ، أحب كل مخلوقات الرب على هذه الأرض الخضراء |
Olur tabii fakat bir saat içinde kapatıyoruz ve salı gününe kadar dönmeyeceğim. | Open Subtitles | طبعاً ، يمكنك ، لكن سنغلق بعد ساعة، ولن أعاود العمل حتى الثلاثاء |
Önceden olmazdı, ama şimdi Kesinlikle garip. | Open Subtitles | لم يكن غريباً في السابق، لكنّه غريبٌ الآن طبعاً. |
Kesinlikle, beni kamyonetin içinde denetimsiz olarak bırak. | Open Subtitles | طبعاً, فقط اتركني في الشاحنه بدون مراقبه |
Bu bakışlardan Prens izdivacı geri çevirmeye devam ederse eğer Kesinlikle onun canını alacağı belli oluyor. | Open Subtitles | هاته العينان تعني إذا ماأصرّ على رفض الزواج، سيقومُ بقتلهِ طبعاً. |
- Kesinlikle. | Open Subtitles | ـ طبعاً ـ والآن في خلال الـ12 ساعة الماضية |
Çünkü bana Miami' ye gitme teklifi yapsaydın, ...Kesinlikle giderdim. | Open Subtitles | لأن لو طلبتِ مني أن أذهب معكِ لميامي، لقمتُ بالذهاب طبعاً |
Acı Kesinlikle önemli bir faktör | Open Subtitles | طبعاً الألَم سيُؤخَذُ بالاعتبار |
Evet, bir aday için güzel bir soru, kaldı ki, cevabım da şu, elbette ki... | Open Subtitles | أجل, هذا سؤالٌ جيدٌ للمرشح، وجوابي عنه سيكون طبعاً |
Unutmama asla izin vermeyecek. Evet, denedim. Tabii denedim. | Open Subtitles | لن يتركني استقر,لقد حاولت طبعاً,لماذا عدت في اعتقادك؟ |
Evet, sen sahte bir eş olacaksın ama fakat diğer sahte eşler seni kıskanacak. | Open Subtitles | .. طبعاً ستكونين زوجة كمظهر لكن سيحسدوك جميع زوجات المظاهر الأخريات |
Evet memur bey. O dinlenme yerinden yararlanacağım. | Open Subtitles | حاضر أيها الضابط، طبعاً سأستغل منطقة الإستراحة |
Evet memur bey. elbette orada biraz dinleneceğim. | Open Subtitles | حاضر أيها الضابط، طبعاً سأستغل منطقة الإستراحة |
Tabiki iyi bir koca olmalı iyi bir koca olmalı iyi bir koca olmalı. hey, çocuk! | Open Subtitles | طبعاً يجب أن أكون زوجاً صالحاً، يجب أن أكون زوجاً صالحاً يجب أن أكون زوجاً صالحاً، |
Tabiki. Her şey evde daha iyi görünür. | Open Subtitles | طبعاً يبدو كذلك كل شىء يبدو أفضل بالمنزل |
Oh, elbette. Avukatlar gökdelenlerde çalışır ve sekreterleri Olur. | Open Subtitles | طبعاً ، وكأن المحامين يعملون في ناطحات سحاب ولديهم سكرتير |
Buradaki yaşantısından seninle olan alâkasından sonra tabii ki kimse onu istememiş. | Open Subtitles | و بعد مكوثها هنا، و ''علاقتِها'' بك، لم يعد أحدٌ يريدها طبعاً. |
elbette efendim, salimen dönüşünüz şerefine mükellef bir cümbüş donatalım dedik. | Open Subtitles | حسناً, حسناً, طبعاً, سيدي لقد كنا نريد أن نحتفل بعودتك سالماً. |
Bu tabi ki araba sürmek kadar, kız kardeşini öpmeye benziyor. Çocuklar biraz direksiyon kullanmak istediklerinde, direksiyon çiziyorlar | TED | ولكن طبعاً ذلك يشبه تقبيل أختك قليلاً فيما يخص قيادة السيارة. إذا يريد الأطفال مقود للسيارة. فيرسمون مقوداً للسيارة. |