Tüm çabalarımıza rağmen onların şeytani doğalarını değiştiremedik. | Open Subtitles | مثل نوعى من الناس نحن لم نكن قادرين على تغيير طبيعتهم الشريرة |
Hayır, benden korkmaları onların doğalarında var. Bunu değiştiremem. | Open Subtitles | كلا، هذه طبيعتهم أن يكون عندهم رهبة مني، هذا الشيء لا أستطيع تغييره. |
Onlara doğal olun dedim, eğlenin demedim. | Open Subtitles | اخبرتهم أن يكونوا على طبيعتهم ، ولا يستمتعوا |
Davranışları için üzgünüm, ama hayvanın doğası böyledir. | Open Subtitles | أعتذر عن سلوكهم, و لكن تلك هي طبيعتهم كطبيعة الوحش الضاري |
Vampir kurbanları ile sonuna kadar normale dönmek | Open Subtitles | إذا قتلت مصاص الدماء بهذا ، فإن ضحاياه يعودون إلى طبيعتهم |
Boyutları, meziyetleri, karmakarışık doğaları insanın sabırlı ve saygılı birisi olmasını sağlıyor. | Open Subtitles | حجمهم ، إستقامتهم ، طبيعتهم المعقّدة . يبرز عندهم الإحترام و الصبر |
Tilkiler bu konuda doğuştan yeteneklidir. | Open Subtitles | الثعالب من طبيعتهم يمتلكون مهارة خاصة بها |
Vahşi doğalarını gizleyen ağır bir zarafetleri vardır. | Open Subtitles | لديهم رشاقة في السباحة تدعم طبيعتهم الشرسة |
doğalarını kabul edenler ve bundan korkanlar arasında Savaş hatları oluşturuldu. | Open Subtitles | خطوط المعركة تدرًجت بين هؤلاء الذين تقبلوا طبيعتهم وبين من يخشون منها |
Diğerleri de arka planda kalır ve iç doğalarını geliştirirler. | Open Subtitles | بينما آخرون يبقون مغمورين خلف الستارة لإكمال طبيعتهم الداخلية |
-Bu o küçük tavşancıkların doğalarında var, | Open Subtitles | إنها في طبيعتهم الأرنبية و لا يمكننا تغيير هذا، صحيح؟ |
Bu onlara doğalarında olmayan şeyleri yaptırabilir. | Open Subtitles | تجعلهم يفعلون أشياء ليس من طبيعتهم فعلها |
Doğayı tersine çevirecek bir lanet. doğal halleri kurt olarak kalmak üzere işleyen bir büyü. | Open Subtitles | لعنة قلبت طبيعتهم فجعلت حالتهم الطبيعيّة ذئابًا |
Onlar sadece birer İngiliz olarak doğal haklarını savunuyorlar. | Open Subtitles | إنّهم بكلّ سهولة يدافعون عن طبيعتهم. كـ رجال إنجليزين |
Fakat bu konuda başka bir seçenekleri yok. Onların doğası böyle. | Open Subtitles | لكنهم لا يملكون خياراً في هذا الأمر لأنها طبيعتهم |
Kısaca, her farklı ırkın kullandığı dil onların doğası hakkında bize fikir vermektedir. | Open Subtitles | وبالتالي فإن كلا من لغات هذه الأعراق المختلفة تنبيء بشيء عن طبيعتهم |
Dostlarınızı normale çevirmemizi istiyorsanız gelip korsan gibi alın! | Open Subtitles | إذا أردت أن يعود أصدقاءك إلى طبيعتهم .تعال وإحصل على ذلك بطريقة القراصنه |
doğaları gereği, bir zamanlar doğdukları yerde yumurta bırakmaya yöneliyorlar. | Open Subtitles | تدفعهم طبيعتهم لوضع بيضهم في ذات مكان فقسهم |
Ama rakunlar doğuştan tembeldir.... ...Bu nedenle, bazıları bu sanatı öğrenmede yetersiz kalır. | Open Subtitles | لكن الراكون كانوا من طبيعتهم كسولين لذا البعض منهم سيفشل باتقانها |
Bu Kübalıların doğasında vardır. | Open Subtitles | معروف عن الكيويبين الازعاج انها طبيعتهم. |
İnsanlar hafızalarını kaybedebilir ama tabiatlarını kaybetmezler. | Open Subtitles | الناس يمكن ان ينسوا ذكرياتهم لكنهم لا ينسوا طبيعتهم |
Bu adamlar tek bir şeyden korkuyorlar kendilerinden, kendi doğalarından. | Open Subtitles | أولئك الأولاد في هناك خائف من الشيء الواحد... أنفسهم، طبيعتهم الحقيقية. |
Bu yüzden benim arzum, herkesin 24/7 kendileri olabilmesi, bu nihai nokta. | TED | إذن ما أتمناه للجميع هو أن يكونوا على طبيعتهم دائما. ذلك الهدف النهائي. |