Geçmişin kendini rahatlatmanın bir yolu olduğunu öğrendim. Zamana bırak. | Open Subtitles | تعلّمت أنّ للماضي طريقته في كشف نفسه، امنحي الأمر وقتاً |
Herkesin bu problemleri ele alma yöntemi farklı. | TED | وكل شخص لديه طريقته لمعالجة هذه المشاكل |
Şu an bile, Ivan'ın ne istediğine neye ihtiyacı olduğuna ve hatta ne hissettiğine dair iletişim kurma şekli böyle. | TED | حتي الآن هذه طريقته في التواصل، ما يريده، وما يحتاجه، وما يشعربه أيضاً. |
Ona aldırmayın bayan. Bu onun konuşma tarzı. | Open Subtitles | لاتعيريهإهتمام،سيدتي، إنها طريقته بالحديث فحسب |
Bu ülkede bir bardak çay bile içemiyorsun, idealistin biri işleri onların istediği şekilde yapmanı rica etmeden. | Open Subtitles | لا يمكنك ان تعمل قدح من الشاي في هذه البلدة من دون تدخل فاعل خير ويطلب منك صنعه على طريقته هو |
Hasar, etrafındaki herkese yayılmanın yolunu bulur. | Open Subtitles | الضرر له طريقته في الانتشار لكلّ مَن حولكَ |
Geçmişin kendini rahatlatmanın bir yolu olduğunu öğrendim. Zamana bırak. | Open Subtitles | تعلّمت أنّ للماضي طريقته في كشف نفسه، امنحي الأمر وقتاً |
Bağlantıların uzunluğunu değiştiremezsin, ama beyinde, özelikle de çocuk yaşlardaki gelişimi sırasında, iletim hızını değiştirmenin bir yolu vardır. | TED | ليس بإمكانك تغيير طول الوصلات، لكنّ دماغك، خاصةً عند تطور نموه في مرحلة الطفولة، يملك طريقته في تغيير سرعة التوصيل. |
Bu senin dostluğunu beğendiğini ifade etmesinin başka bir yolu. | Open Subtitles | إنها طريقته في القول أنه يستمتع بصحبتك ثانيةً |
Öte yandan toprağın verdiğini almak gibi bir yöntemi vardır. | Open Subtitles | الغبار لديه طريقته في حك المسام الخاصة بك |
Erik'in onları bulmak için, beni normalde işe yaradığına ikna ettiği daha az teknolojik bir yöntemi var. | Open Subtitles | إريـك لديه طريقته الخاصه والبسيطه .. فى إيجادهم وهذا ما طمأننى بأعماله العاديه |
İdeal olmayabilir ama eğer işi yürütme yöntemi buysa, buna alışmalısın. | Open Subtitles | قد لا يكون مثالياً، لكن لو كانت هذه طريقته في إدارة الأمور فعليكِ التلاؤم معها |
- Beni durdurmaya çalışma şekli. - Devam etmek iyi fikir değil. | Open Subtitles | ـ إنها طريقته لمحاولة إيقافي ـ ليست فكرة جيدة لتستمر |
Ve öncelikli hareket şekli provoke edip, karşılamak. | Open Subtitles | القوة و الاساسيات هى طريقته الاحتراف و المواجهة. |
Her şeyin eninde sonunda yoluna gireceğini hissettiren bir tarzı vardı. | Open Subtitles | لديه طريقته ليجعلنيأشعر... أن كل شيء كان سينجح ... في النهاية |
Şaşırtıcı bir şekilde çekirdeğinin özellikleri, bu kadar çok bulunmasına yol açar ve bu sadece demir için geçerli değildir. | Open Subtitles | ما كشفته رياضيات جلمان له هو أنه كي يصنع أنساقاً مترابطة من كل الجسيمات الجديدة على طريقته الثمانية |
Hasar, etrafındaki herkese yayılmanın yolunu bulur. | Open Subtitles | الضرر له طريقته في الانتشار لكلّ مَن حولكَ |
Bu adam kendi salak yöntemiyle beni seven ve insanlara bunu göstermeye çalışan bir adam. | Open Subtitles | هذا الرجل يحبني لكن على طريقته الغبية التي تسعى لإخبار الناس عن شعوره |
Bu da onun, sana değer veriyorum ve jestlerim olabilir deme şekliydi. | TED | وهذه كانت طريقته في إظهار، كما تعرفون، أهتمّ بكِ، والأمور الحسنة ستحصل. |
Kayıplarımızla başa çıkmak için hepimizin kendi yöntemleri vardır. | Open Subtitles | كلٌ منا له طريقته الخاصة للتعامل مع الخسارة |
Kapıları açılması için zorlamaz ama kendi göre bir işe yarayacak. | Open Subtitles | لن يجبر البوابات أن تفتح.. و لكنه سيفلح على طريقته الخاصة. |
Bu ilahiyata yada eyalet kilisesine girmenin tek yoluydu. | Open Subtitles | كانت طريقته الوحيدة للإلتحاق بالمعهد الديني بدلاً من الأبرشية |
Belki bu anlaşmayı kabul edip seni tekrar mahkemeye çıkmaktan kurtarmak kendince üzgün olduğunu söyleme yoludur. | Open Subtitles | ربما أخذ هذه الصفقة ومنعك من الشهود ضده مرة أخرى طريقته لقول أنه آسف |
Eminim o da yaşam tarzını koruduğunu söylerdi. | Open Subtitles | أنا متاكدة أنه كان ليقول أنه كان فقط يحمي طريقته في الحياة |
Yetenekli, çalışkan, işleri kendi tarzıyla halleden birisini mi yoksa birkaç moda dergisine teslim olacak saf bir kerizi mi? | Open Subtitles | المؤهل هو من يعمل جاهداً والذي من يقوم بالأمور على طريقته الخاصة أو الساذج المطيع الذي يمكن شراؤه ببضع مجلات أزياء؟ |
Ağır yara açacağını bildiği bir yolla! | Open Subtitles | ورد الفعل هو طريقته لكي يشفي جرح عميق لديه |