oje sürmeyi ve yüz bakımı yapmayı düşünmeye vakti olan kızlar. | Open Subtitles | الفتيات اللاتي يجدن الوقت لوضع طلاء الأظافر وتجميل الوجه |
Yapma, bak o olduğu için oje sürebiliyorsun. | Open Subtitles | هيا إنها حاضنه ممتازة وهذا ما حلمنا به دوما بفضلها وضعت طلاء الأظافر الا تحبي ذلك ؟ |
Sende hiç oje var mı? | Open Subtitles | لا أفترض أن لديكِ أى من طلاء الأظافر هنا ؟ |
Pedikür salonundaki o aptal Koreli hatunu dinlememem gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أن علي عدم السماع لتلك المرأة الكورية في محل طلاء الأظافر |
Orada iki şişe tırnak cilası buldum. | Open Subtitles | في ذلك لقد وجدت اثنين من زجاجات طلاء الأظافر الملون |
Önce bana siyah ruj sürdürdün sonra siyah oje. | Open Subtitles | أولاً مستحضر الشفاه الأسود ثم طلاء الأظافر الأسود |
oje sökücü daha çok acetondur, ki mürekkebi çözer. | Open Subtitles | مزيل طلاء الأظافر في الغالب عبارة عن أسيتون الذي يمسح الحبر |
oje, takı ve saat reklam. | Open Subtitles | نعم, الإعلان عن طلاء الأظافر, والمجوهرات, وأشياء من هذا القبيل. |
Ona ruj ve oje sürüp, elbise giydireceğim. | Open Subtitles | سأضع طلاء الأظافر وأحمر الشفاه عليها ولباس |
Burada tüm renklerden 20 çeşit oje var. | Open Subtitles | عن 20 نوعا من طلاء الأظافر هنا بألوان مختلفة |
oje çalmaktan daha heyecanlı olur. | Open Subtitles | ستؤثر كثيراً اكثر من تأثير سرقة علبة طلاء الأظافر |
Birkaç oje, bir iki bilezik ve biraz şekerleme. | Open Subtitles | بعضٌ من طلاء الأظافر ، وبعض الأساور وبعض الحلويات |
- Erkekler de oje süryor artık. - Bazı erkekler. | Open Subtitles | الرجال يضعون طلاء الأظافر الآن بعض الرجال |
Güzel oje. Yeni sürülmüş bir kat mı? | Open Subtitles | طلاء الأظافر الأسود لطيف انها طبقة جديدة |
Burada benzoil peroksit ile birlikte işlenip, vernik gibi bir hal almış. oje de bulunan hali gibi. | Open Subtitles | فهنا قد حُوّل مع بروكسايد البنزويل إلى دهان يشبه ما يوجد في طلاء الأظافر. |
Bunun için Pedikür yaptırmaya gittik, değil mi? | Open Subtitles | هذا إذا سبب ذهابنا لإحضار طلاء الأظافر ، صحيح ؟ |
Komidinin üstündeki tırnak cilası çıkarıcısını aldın... ve her yere döktün, değil mi? | Open Subtitles | أخذت مزيل طلاء الأظافر من طاولة جانب السرير و قمت بصبه على كل المكان؟ |
Ojeyi çantama koydum çünkü sepetten düşmesini istemedim sonra da, ödemek için fırsat bulamadım; çünkü dikkatim dağılmıştı normalde olduğu gibi, takip ya da taciz edilmeden evden dışarı çıkmak benim için çok zor. | Open Subtitles | وضعت طلاء الأظافر بحقيبتي لأنني لم أكن أريده أن يقع من السلة ومن ثم لم أحصل على فرصة لأدفع ثمنه |
Ojeni sevdim. | Open Subtitles | أنا مثل طلاء الأظافر الخاص بك. |
Uyuşturucu yok, işe çıkmak yok... Üstelik bir manikür salonunda işe başlamıştı. | Open Subtitles | لا مخدرات، لا دعارة حصلت على وظيفة في طلاء الأظافر |
Yeni bir elbiseye ihtiyacım var, ayakkabılara saça, maniküre. | Open Subtitles | - أنا بحاجة لفستان جديد ، و حذاء .. -تصفيف الشعر ، طلاء الأظافر . |
Bu tırmık izlerindeki tırnak cilasını açıklar, ama oksitlenmiş demiri açıklamaz. | Open Subtitles | حسناً , هذا سيفير أثر طلاء الأظافر في الخدوش و لا يفسر أكسيد الحديد |
Sanki birisinin ojesi dökülmüş gibi görünüyor. | Open Subtitles | إنه تقريبًا شخص ما سكب طلاء الأظافر على الصفحة. |