siparişi hazırlamıştım. | Open Subtitles | جهّزت طلبيّة له، ثم اتّصلت، فجاء. |
Böylece Gearbox bünyesinde tüm siparişi tamamlayabildi ve bu gerçekten önemli, çünkü bu imkanı şu anda ona sağlamasaydık bunu yaptırmak için Çin'de bir firma tutması gerekiyordu. Ve sipariş çok küçük olduğu için uzun zaman alacaktı. | TED | بذلك استطاع أن ينهي المطلوب بالكامل من خلال صندوق الأدوات، وهذا أمر في غاية الأهمية، لأنه إن كنا بدون ما نوفره الآن، لربما توجب عليه التعاقد مع شركة في الصين للقيام بهذا، ولأنها مجرد طلبيّة صغيرة، كان الأمر سيأخذ وقتاً طويلاً. |
Merhaba. teslimat için L Couturier'den geliyoruz. | Open Subtitles | مرحباً لدينا تسليم طلبيّة من "إل كوتورييه" |
Dükkan sahibi Spooner'dan iki gün önce bir teslimat aldığını kabul etti. | Open Subtitles | صاحب متجر الأثاث أكّد أنّه إستلم طلبيّة من (سبونر) قبل يومين. |
Bay sokağına bir teslimatım vardı. | Open Subtitles | لديّ طلبيّة للعنوان 1132 (باي). |
Lex'ten özel bir teslimatım var. | Open Subtitles | طلبيّة خاصّة من (ليكس). |
Thomas paket siparişi veriyor. Hem de zamanınızı almayayım. | Open Subtitles | (توماس) يجلب لنا طلبيّة طعام ولا أريد تضييع وقتك فأنا أعرف أنّك منشغلة |
Bir siparişi alıyordu. | Open Subtitles | كان يأخذ طلبيّة . |
Ekmek siparişi, yola çıkıyor! | Open Subtitles | طلبيّة خبز آتية في الحال! |
Morgan'ın siparişi çıktı. | Open Subtitles | طلبيّة لـ(مورغان) |
Dün onlara teslimat yaptınız mı? | Open Subtitles | هل أوصلت لهم طلبيّة البارحة؟ |
Özel teslimat. | Open Subtitles | طلبيّة خاصّة |