Hakkında Chronicle'daki dostlarıma anlatabileceğim şeyler öğrenmeme yetecek kadar uzun. | Open Subtitles | طويلة بما فيه الكفاية لأكتشف الأشياء عنك قد أخبر أصدقائي في السجل |
Rüya görecek kadar uzun uyumadım. | Open Subtitles | أنا لم أنم لمدة طويلة بما فيه الكفاية لكي أحلم. |
Sen bir şeyler yap. Boşa kürek çekmenin ne olduğunu bilecek kadar uzun yaşadım ben. | Open Subtitles | لقد كنت بالجوار لمدة طويلة بما فيه الكفاية لأتعرف على قضية خاسرة |
Öğrenmek için yeteri kadar takip etmedin değil mi? | Open Subtitles | أنت لم تتابعها مسافة طويلة بما يكفي لمعرفة ذلك؟ |
Mobilya tasarımcısıyla geçirilen dört buluşmadan ve dizlerime kondurulan küçük öpücüklerden sonra bu New York'lu yeteri kadar beklediğine karar verdi. | Open Subtitles | بعد أربعة مواعيد مع مصمم الأثاث، التي جعلت ركبتي ضعيفة قبلة، كان هذا نيويوركر انتظرت فترة طويلة بما فيه الكفاية. |
Radyasyona kalıcı hasar verecek kadar uzun maruz kalmadılar. | Open Subtitles | فترة تعرضها لم تكن طويلة بما يكفى لحدوث أى ضرر دائم |
Normal uzaydan Dünya'ya çarpışmayı önleyecek kadar uzun süre uzak tutarız. | Open Subtitles | نحن نخرجه من الفضاء الطبيعي لمدة طويلة بما فيه الكفاية لتفادي الإصطدام بالأرض |
O böyle bir şey olabileceğine inanıyor. Buna o kadar uzun süre devam ediyor ki, sonunda gerçek oluyor. | Open Subtitles | وهو يؤمن بها لمدة طويلة بما فيه الكفاية وبشدة |
Bana oynamayı öğretecek kadar uzun kalırsın umarım. | Open Subtitles | جيد ، وآمل أن عليك أن تكون حوالي طويلة بما يكفي لتعليم لي كيف تؤديه. |
Fakat sen minnettar olmayı bilemeyecek kadar uzun yaşadın. | Open Subtitles | لكنك لن تعيش لمدة طويلة بما فيه الكفاية لتقدر التغيير |
Bu yeteri kadar uzun değil. O zaman daha fazlasını bul! | Open Subtitles | حسنا هذه ليست طويلة بما يكفي سوف أجد غيرها |
Bana yalan söylemenin işe yaramayacağını bileceğin kadar uzun. | Open Subtitles | مدة طويلة بما يكفي لك لتعرف أفضل من أن تكذب عليّ |
Işığın girmesine yetecek kadar uzun. | Open Subtitles | طويلة بما فيها الكفاية من أجل أن يدخل الضوء |
Bazılarının geri kazanılamayacağını bilecek kadar uzun süredir oradaydı. | Open Subtitles | فقد عاش بتلكَ الفترة لمدّة طويلة بما يكفي ليعلم أنّه لا يمكن إعادة تأهيل بعض الناس |
Dur, dur. İplerin, aşağıya inecek kadar uzun olduğunu nereden biliyorsun? | Open Subtitles | كيف نعرف أن الحبال طويلة بما يكفي لنصل الأرض؟ |
İnsan hayatı savsaklayıp duracak kadar uzun bir süre değil. | Open Subtitles | الحياة ليست طويلة بما فيه الكفاية للناس لتنضج. |
Birisi park edilmiş arbanın altında süründüğünde bunun bir karşılama komitesi olmadığını anlayacak kadar uzun yaşadım burada. | Open Subtitles | لقد كنت هنا في الأسفل طويلة بما يكفي لتعلم عندما يقوم شخص ما أن يزحف تحت سيارة متوقفة انهم ليسوا ل ترحب اللجنة. |
Bu da yeteri kadar kan kaybetmesi için onu uzun süre bilinçsiz bırakmış. | Open Subtitles | يمكن لقد تركوه فاقدا للوعي طويلة بما فيه الكفاية لنزيف. |
Fıçımda, yeteri kadar yaşlanmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر وكأنني كبرت في العلم لقد ادخرته في البرميل لمدة طويلة بما يكفي |