"ظلما" - Translation from Arabic to Turkish

• haksız yere
• adaletsiz
• haksızlık

Kaçışından 10 ay sonra haksız yere cinayetten hüküm giyen Richard Kimble Missiouri Hills'de yerel bir benzin ve yemek şirketinin aracını sürüyor.
الآن، 10 شهور بعد هروبه ريتشارد كيمبل أتهامه بجريمة القتل ظلما أوصله إلى تلال ميسسوري كعامل

Suç ortaklığından haksız yere yargılandığınızı düşündünüz mü?
هل تشعرين أنك اتهمتى ظلما بمشاركتك فى الجريمة؟

haksız yere memleketlerinden sürülen ve dinsel inançları nedeniyle kendilerine savaş açılanlara kendilerini savunmak için savaşa izin verilmiştir.
الذين أخرجوا من بيوتهم ظلما وعدوانا وتعرضوا للإعتداء بسبب معتقداتهم نقر ونسمح لهم بالحرب دفاعا عن النفس

Kesinlikle şimdiye kadar burada olan en adaletsiz 138 şey arasında.
يمكن القول بأنه الشيء الـ 138 الأكثر ظلما الذي حدث هنا

Babasının hala canlı olduğunu varsaymak biraz fazla ve bildiğin kadarıyla onun dosyasında adaletsiz olan bir şey yok.
انه من المبالغ فيه ان نفترض ان ان اباها ما زال على قيد الحياه و لا يوجد ظلما اخر لحق بها

Eğer alsanız, bu not için yakınmamış herkese haksızlık olur.
لأنكِ إن حصلتِ عليها ذلك سيكون ظلما للبقية

Ve haksız yere birini suçlamak tehlikeli olur.
الاتهام ظلما لشخص بارتكابة جريمة انه أمر خطر

Ben sadece iyi bir dostunu haksız yere yargılanmasını kaldıramayan bir arkadaşım.
تكره أن ترى رجلا صالحا يتهم ظلما

- Ayrıca bana haksız yere suçlandığına dair bir hikaye anlatmadığın için ve rüşvet vermeye çalışmadığın için teşekkür ederim.
-وشكرا لعدم اعطائك لي قصة ما عن اتهامك ظلما او محاولة رشوتي

Belki o zamana kadar Daniel Garrido'dan hiç haberiniz yoktu ama çocuğun babası kayboluşundan haksız yere sizi suçladı.
‫ومن الممكن ألا تكون على علم بأي ‫شيء عن (دانيال غاريدو) حتى تلك اللحظة ‫في حين أن والده ‫يتهمك ظلما باختفائه

haksız yere suçlanıyorum.
إنني أُتهم ظلما

haksız yere suçlanmış.
أدين ظلما

Çünkü bu yanlış hüküm giymiş insanların adaletsiz hükümlerini temyiz etmelerine adanmış bir organizasyon.
لمساعدة المتهمين ظلما بالطعن في أحكامهم الصادرة

Yalnızca işinizi yaptığınız için sizi hapse atmaları bence dünyanın en adaletsiz şeyi.
كنت أظنه ظلما أن تسجن. ‏. ‏.

Ayrılmamız size haksızlık olur.
سيكون ظلما لو تركناكُم.

Bu haksızlık!
‫يبدو هذا ظلما كبيرا!