| Şey, bir şey oldu. Bir iki gün evden gitmek isteyebilirsin diye düşündüm. | Open Subtitles | شيء ما حدث، ظننتُ أنّه يجب أن تخرجي من البيت ليوم أو اثنان |
| Savcılıkta olduğunu duyunca birbirimize yardım edebiliriz diye düşündüm. | Open Subtitles | أنك تعملين هنا لدى مكتب المدّعي العام ظننتُ أنّه بوسعنا مساعدة بعضنا البعض |
| Kafa buluyor sandım. Sallamadım. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه كان يعبث معي، لذا أغلقتُ الخطّ بوجهه. |
| İlk gördüğümde evliyken olduğum orgazmlar gibi sahte olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | عندما رأيته لأوّل مرّة، ظننتُ أنّه مزيّف مثل النشّوة الّتي كنتُ أحصل عليها معك. |
| Dikkat çekmemek en iyisi diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه من الأفضل أن لا أجذِب الإنتباه |
| Düşündüm de birbirimizi daha yakından tanımak için biraz vakit... | Open Subtitles | ظننتُ أنّه يمكننا قضاء بعض الوقت ومعرفة بعضنا البعض. |
| Katili yakalayınca mutlu olmanız gerektiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه يُفترض بكما أن تكونا سعيدين بعد قبضكما على القاتل. |
| Telefonu olmadığını zannediyordum. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه لمْ يكن لديها هاتف. |
| - Burada zarar göremeyeceğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه لا يمكن للمرء أن يتأذّى هنا. |
| Bu akşamla ilgili her şeyi planlamadım ama su topu ile başlayabiliriz diye düşündüm. | Open Subtitles | لم أخطط لكلّ شيء هذه الليلة لكن ظننتُ أنّه يمكننا البدء بلعبة الكرة المائية |
| Bağlamadım hiç. Delinin teki diye düşündüm. | Open Subtitles | كلاّ، لم أحوّل الإتّصال ظننتُ أنّه كان مخبول |
| Direk bize gelmesini sağlasam daha iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | -حسناً، ظننتُ أنّه سيكون أبسط أن أحضره إلينا لا بأس. |
| Bunu oyununun bir parçası sandım, işi bitirmek için beni baştan çıkarmaya çalıştığını. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه كان جزءاً من لعبتها، إغواء صغير مِن أجل إبرام صفقتها. |
| Polis arabasını görünce, onun tekrar tutuklandığını sandım. | Open Subtitles | عندما توقفت سيّارة الشُرطة لقد ظننتُ أنّه ألقي القبضُ عليه مُجدداً |
| Evet, kız arkadaşımı çalmaya çalıştığını sanmıştım. | Open Subtitles | أجـل، ظننتُ أنّه كان يحـاول سرقة صديقتي |
| Ah, bakın, yemin ederim şaka yaptığını sanmıştım. | Open Subtitles | إسمعي، أقسم لكِ ظننتُ أنّه كان يمزح |
| Ben neler olacağını düşünmüştüm, biliyor musun? | Open Subtitles | أتريدين معرفة ما ظننتُ أنّه سيحدث عندما تنتهي القضيّة؟ |
| Bir katilin peşindeyiz. Zaman kaybetmemeliyiz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | نحن نحاول القبض على قاتل ظننتُ أنّه من الأفضل عدم إضاعة الوقت |
| Düşündüm de, daha sık bir araya gelebiliriz. | Open Subtitles | كلُّ ما بالأمر أنّي ظننتُ أنّه يمكننا الإجتماع معاً. |
| Benden sıkıldı diye düşünüyordum. Yani bilirsiniz, öyle görünür hep. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه هجرني تعلمان، كأنّ الأمر كان كذلك |
| Ben güçlü yapım olduğunu zannediyordum. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه أساسي القوي |
| - Burada zarar göremeyeceğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه لا يمكن للمرء أن يتأذّى هنا. |
| Ben de dünyaya iyilik yaptığımızı da göstermenin hoş olacağını düşündüm. | Open Subtitles | حيث نُطيح بأناسٍ، ظننتُ أنّه قد يكون لطيفاً أن نُظهر لك أننا نُقدّم بعض الخير في العالم. |