| Özür dilerim, konuşabileceğin bir hasta hoş bir değişiklik olur diye düşündüm. | Open Subtitles | آسف، ظننت أنّه من اللطيف أن تجد شخصا لتكلّمه من باب التغيير |
| Kendim yerim diye düşündüm, yani, kimse kuşkulanmadan. | Open Subtitles | ظننت أنّه بإمكاني تناولها دون أن أكون محل للشك |
| Bende taze insan DNA'sı ile beslenirsem, dengeyi sağlayabilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | وقد ظننت أنّه إذا ابتلعت حمض نووي بشري طازج، أنّه يمكنني استعادة التوازن. |
| Ama sandım ki biz bu güzel anları tekrar birleşmek için kullanırız. | Open Subtitles | ولكنني ظننت أنّه بإمكاننا أنّ هذه اللحظة الجميلة، لإعادة الشمل |
| Önce şarapnel yarası sandım ama kesikte metal yoktu. | Open Subtitles | ظننت أنّه جرح شظايا في البداية، لكن لا يوجد بقايا معدنية في التمزق، وبالحكم إلى تغير لون الجلد، |
| Tornavidayı konzerve kutularını açmak için kullandıysa, içindeki yemekten birazının bulaştığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أنّه لو إستخدم المفكّ لفتح العلب لربّما علِق بالطعام ، أيضًا |
| Kendi zaman çizgimize döndüğümde bu bir rüya olmalı diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما عدت مِنْ رحلتنا معاً ظننت أنّه حلم |
| Takılmak istiyorum derken, biraz daha... içki falan olur sanmıştım. | Open Subtitles | أتعلم ؟ حينما قلتُ لنتسكع .. ظننت أنّه سيكون هنالك |
| - Zamanı geldi diye düşündüm. Kendisini savunmayı öğrenmeli. | Open Subtitles | ظننت أنّه قد حان الوقت، إنّه بحاجة لمعرفة كيف يدافع عن نفسه. |
| Ben etrafınızda olmazsam hayatınıza devam edersiniz diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنّه لو لم أكن على مقربة منكم فستمضون قِدَمًا بحياتكم |
| Bana dokunmak istediğinde sıcak olursam güzel olur diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنّه سيكون من اللطيف أن يكون ملمسي دافئاً، في حال فكّرت بلمسي. |
| Belki atarken patlamıştır diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنّه إنطلق عفويا عندما ألقاه. |
| Yardıma ihtiyacın olabilir diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنّه ربّما تحتاج للمساعدة. |
| Avrupa'da rahatça gezebilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | أوه، كلاّ .. ظننت أنّه .. في أوروبا |
| Onun bir kadına tecavüz ettiğini sandım; ama öyle değildi. | Open Subtitles | ظننت أنّه كان يغتصبُ امرأة، لكنّه لم يكن |
| Bu şeyin benim ikinci testim olduğunu sandım. | Open Subtitles | ظننت أنّه تم إختياري كمُختبِر لهذا الشيئ... |
| Ben onu anlamadım. Katilimizin o olduğunu sandım. Yanıldım. | Open Subtitles | لم أفهمه، ظننت أنّه الفاعل، كنت مخطئا. |
| Çay yaprağından fal bakıyorsun diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أنّه كان مفترضاً بكِ أن تقرأي أوراق الشاي. |
| Aynı zamanda hem Bates'ten kurtulur hem de Fisk ile ödeşirim diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أنّه يمكنني التخلص من (بايتس) وتصفية الحساب مع (فيسك) في نفس الوقت. |
| Gelip öpersin de geçirirsin diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | -إنزلق المفك . ظننت أنّه ربّما قد تأتي إلى هنا وتقبليها، وتجعليها تتحسن. |
| Bunu anlayabileceğini sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت أنّه إذا ثمّة أحد يسعى لثأره الشخصي فسيكون أنت |
| Ben de onun beni sorunlarımdan uzaklaştırmaya çalıştığını falan zannettim ama sonra tekrar sordu. | Open Subtitles | ..ولقد ظننت أنّه ظننت أنّه يحاول التخفيف عنّي .. ولكنّه فعل ذلك مرة أخرى |