Artie, bunun dünyadaki en komik şey olduğunu düşündü ve herkese yaydı. | Open Subtitles | ?"? آرتي" ظنّه اكثر شيء مضحك في العالم وأخبر الجميع، أصبحت أضحوكة في الدائرة |
Genel Sekreter de böyle düşündü ama adamı yaktılar. | Open Subtitles | هذا ما ظنّه الأمين العام، وأحرقوه |
Örneğin; 1950'lerin başlarında, devrilme kafesi Nascar yarışlarında zorunluydu ancak, sürücüler düşündü ki, ...devrilme kafesine sahip olmak gereksiz yere ağırlık ekliyor bu yüzden onlar da aynı devrilme kafesi gibi gözüken ancak daha hafif olan tahta kullandılar. | Open Subtitles | في مطلع الخمسينيات على سبيل المثال، كانت أقفاص الحماية إلزامية في سباق "الناسكار"، لكن هذا ما ظنّه السائقون؛ "حسناً، الوزن الإضافي للضعفاء، إنهم يحتمون بالأقفاص" |
Bir anahtar arıyordu. Bay Limerick'te olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | كان يبحث عن المفتاح، ظنّه لدى السيّد (ليمريك). |
En azından o öyle düşünüyordu. | Open Subtitles | على الأقل هذا ما ظنّه |
En azından o öyle düşünüyordu. | Open Subtitles | على الأقل هذا ما ظنّه |
- Joseph de öyle düşündü. | Open Subtitles | هذا ما ظنّه (جوزيف) |