geri gelirlerse, giysiler ve oyuncaklar için çok büyük olacaklar. | Open Subtitles | في حال أنهم عادوا ستكون ملابسهم أصغر مما كانت سابقًا |
onlar ki hayatı geri gelip erotizmi ölüme panzehir olarak görenler. | TED | وأولئك الذين عادوا إلى الحياة كانوا أؤلئك الذين فهموا العلاقة الجنسية بإعتبارها مضاد للموت. |
Ve onu yaratan insanlar geri döndü: proje yöneticileri, şirket yöneticisi. | TED | والناس الذين قاموا بعمله عادوا مرة أخرى: إداري المشروع، رؤساء الشركة السابقين. |
tekrar bir araya geldiler, hiç bu kadar mutlu olmamışlardı... | Open Subtitles | لقد عادوا لبعض ولم يكونوا سعداء أكثر من ذي قبل |
Ne kadar ilginç. Yahudiler Zion'a geri dönmüş ve bir kuyrukluyıldız görünmüş. | Open Subtitles | هذا يعطينا أدراكا أكثر فاليهود عادوا الى جبل صهيون.. |
Peki o zaman düşmanlarımızın perişanlığına ve ölümden dönen dostların tekrar buluşmasına. | Open Subtitles | حسنا, إذا نخب عذاب أعدائنا واجتماع شمل الأصدقاء الذين عادوا من الموت |
Bunca aydan sonra, hayatlarına geri dönenler ve halen yersiz yurtsuz olanlar var. | TED | وهناك أولئك الذين عادوا إلى حياتهم، وأولئك الذين هم ما زالوا مشردين بعد أشهر عديدة. |
Savaş alanına geri döndüklerinde o da yiyebilsin diye adamları ona kendi yiyeceklerinden getirdiler, çünkü orada böyle olur. | TED | وحين عادوا إلى الميدان، أحضر له رجاله بعضا من طعامهم لعله يأكله، لأن هذا ما يحدث. |
Hiç çıkarmadılar. Ayın sonunda bölük karargahına geri döndüklerinde kıyafetleri artık giyilemez durumdaydı. | TED | لم يغيروها أبدًا، وفي نهاية ذلك الشهر، عادوا مرة آخرى إلى مقر الشركة، وعندها، كانت ملابسهم غير صالحة. |
Sonunda kaybolduklarından korkarak geri döndüler. | TED | ولكنهم عادوا في النهاية، لاعتقادهم بأنهم ضاعوا. |
Hatta yakın zamanda bir işveren, gazileri geri işe alma programlarının, tekrar giriş stajyerlik programından yola çıkarak bulunduklarını söyledi. | TED | في الحقيقة : قال لي صاحب عمل للتو أن قدامى المحاربين عادوا لبرنامج عمل معتمداً على إعادة برنامج التدريب. |
geri dönüp bizimle paylaştıklarında, oturup straforu günlük hayatımızda ne şekillerde gördüğümüzü düşündük. | TED | وعندما عادوا وأخبرونا عن ذلك، بدأنا نفكر في الطرق التي نرى فيها الستايروفوم كل يوم. |
geri geldiklerinde de, hasta olmadıklarına emin olduğu için, bir kavanoz dolusu plasebo hapı daha verirdi. | TED | وعندما عادوا مرة أخرى ، ما زال مقتنعا أنهم لم يكونو مرضى ومن ثم يعطيهم حبوب وهمية بحجم أكبر من ذي قبل |
Gardiyanların öldüğünü görünce hepsi kaçtı ve şimdi bu ikisi elbiseler için geri döndüler. | Open Subtitles | جميعهم قد هربوا عندما مات الحراس وهذان الأثنان قد عادوا من اجل الملابس |
Eski sevgilim aşağı inip icaplarına bakardı, ama tekrar döndüler. | Open Subtitles | كان يذهب خليلي السابق ويبرحهم ضرباً، لكن لقد عادوا الآن |
- Karısıyla ayrılalı bir yıl olmuş. Şimdi barışmışlar, tekrar deneyeceklermiş. | Open Subtitles | هو وزوجته افترقا منذ سنة والآن عادوا لبعضهما البعض من جديد |
Bir savaştan yeni dönmüş askerlerdi. Çok önemli bir iş başardıklarını düşünüyorlardı. | Open Subtitles | أستقبل الرسول محمد وفدا من العسكريين الذين عادوا لتوهم من القتال فى أحدى المعارك |
Keşif için dönen ilk adam ormandan sesler geldiğini söylemiş. | Open Subtitles | بأن الرجال الذين عادوا أبلغوا عن أصوات قادمة من الغابة |
Yakında tayfalardan bazılarının eve döndüğünü göreceksin. | Open Subtitles | ستلاحظين أن بعضاً من أفراد الطاقم قد عادوا |
onlar için bir iş yaptım ve sonra yine geldiler, ...ve birine herhangi bir şey söylersem beni öldüreceklerini söylediler. | Open Subtitles | اعطوني بعض المآل فقمت لهم بعمل ثم عادوا مرة أخرى وقالو لي ان قلت اي شئ انا في عداد الموت |
Ya da bekler ve geri dönerlerse hepsini birden tutuklarız. | Open Subtitles | أو يمكننا أن ننتظر و ربما نقبض عليهم جميعاً إذا عادوا |