Aaron, adil olmadığına inandığı bu durumla mücadele etmekte kararlıydı. | Open Subtitles | كان هارون عازما على ألّا ينهار و يقبل شيئا |
Ve tüm gözler müsabakalara çevrilmişken bundan faydalanmaya kararlıydı. | Open Subtitles | و مع انشغال الجميع بمباريات الامبراطور كان عازما على انتهاز الفرصة |
Ancak Cleander planını uygulamaya kararlıydı. | Open Subtitles | لكن كلياندر كان عازما على المضي قدما في خطته |
İkisi de, aslında, ama kararlıydım. | Open Subtitles | أيهما ؟ كلاهما في الحقيقة ،لكني كنت عازما |
Kanserle olan ilişkimi değiştirmeye ve kanserimle ilgili daha fazla şey öğrenmeye kararlıydım. Ameliyat gibi ağır ve kesin sonuçları olan bir karar vermeden önce. | TED | كنت عازما على تغيير علاقتي مع السرطان وكنت عازماً على التعلم أكثر عن ورمي السرطاني قبل أن أقدم على فعل شيء جذري كالجراحة. |
Onların izinden gitmekte kararlıydım. Belki de aleyhime olacak kadar çok kararlıydım. | Open Subtitles | و كنت عازما على أن أتبع خطاهم |
Ve imparator dövüşmeye hazır olmadığını bilmesine rağmen yine de devam etmeye karar vermişti ve ismini korumaya da kararlıydı. | Open Subtitles | و بينما كان الامبراطور يدرك أنه ليس مستعدا للقتال إلا أنه قرر المضي قدما على أية حال عازما على تأمين تراثه |
Cornelius bu sefer yaşlı adamın ona zarar vermesini engellemeye kararlıydı. | Open Subtitles | هذة المرة كان " الكورنيليس " عازما الا يجعل ابيه يؤذى الحيوان |
Tüm malzemeleri almakta kararlıydım. | Open Subtitles | كان عازما أن يأخذ كل شىء تركه |