| Ben çok önce yüzleştim. yaşlı bir enkaza dönmeden önce. | Open Subtitles | لقد قمت بمواجهته مبكراً جداً قبل أن أصبح حطاماً عجوزاً |
| Eğer yaşlı komşu Granny Schickelgruber'e elinde bıçakla denk gelirseniz, bu ancak şanssızlıktı[2]. | Open Subtitles | وأذا سقطت أحدى تلك القنابل فأصابت عجوزاً يسير على الأفريز، فهو حظه السئ |
| Bir gecede saçları bembeyaz olmuş, yaşlı bir adama dönüvermişti. | Open Subtitles | شعرة استحال ابيضاً هذة الليلة . لقد صار رجلاً عجوزاً |
| Mucit çok yaşlıydı. | Open Subtitles | كما ترين، كان هذا المخترع عجوزاً للغاية. |
| Bu havada bence sezon çoktan kapanmalıydı. İhtiyar da sensin. | Open Subtitles | بهذا الطقس أنت خارج الوقت قال اني رجلاً عجوزاً |
| Tristan'ın asla yaşlı bir adam olacak kadar yaşamayacağını düşünürdüm. | Open Subtitles | لقد أعتقدت أن تريستان . لن يعيش ليصير رجلاً عجوزاً |
| Bir gecede saçları bembeyaz olmuş, yaşlı bir adama dönüvermişti. | Open Subtitles | شعرة استحال ابيضاً هذة الليلة . لقد صار رجلاً عجوزاً |
| Tristan'ın asla yaşlı bir adam olacak kadar yaşamayacağını düşünürdüm. | Open Subtitles | لقد أعتقدت أن تريستان . لن يعيش ليصير رجلاً عجوزاً |
| Yani, kötü yaşlı adamı yaralamak yerine, masum yaşlı bir adamı öldürmüş olabilirim. | Open Subtitles | لذا بدلاً من جرح رجل عجوز شرير قد أكون قتلت رجلاً عجوزاً بريئاً |
| yaşlı olsaydı osteopeni en fazla hayatın acı gerçeklerinden biri olurdu. | Open Subtitles | حسناً، إن كان عجوزاً كان ليصبح تكلس العظام من وقائع الحياة |
| Sonunda çok yaşlı ve başarılı bir adam olarak öldü. | Open Subtitles | و في النهاية مات رجلاً عجوزاً جداً و ناجحاً للغاية |
| Babanın senin yüzünden mahvolduğunu görmüyor musun? Ne kadar yaşlı gözüküyor baksana! | Open Subtitles | ألا ترى ان والدكَ يتعذب بشدة بسببكَ لدرجة انه يبدو عجوزاً ؟ |
| Bu da, eğer yaşlı ve fakirseniz yaşlılık cehennem ıstırabı yaşamaktır. | Open Subtitles | أن التقدم في السن هو جحيم حي إذا كنت عجوزاً وفقيراً |
| Baban yaşlı bir puştu. Ağabeyin puşt. Sen de puştsun. | Open Subtitles | أبوك كان عجوزاً حقيراً وأخوك كان حقيراً، وأنت حقير مثلهما |
| Yükselen tansiyonumdan dolayı felç geçirmeden bu yaşlı adamı kurtar. | Open Subtitles | أنقذ رجلاً عجوزاً بضغط دم عال من ذبحة قلبية قادمة. |
| Gazete yazdığı bir şey yüzünden 20 kişi yaşlı bir adamı mı döveceksiniz? | Open Subtitles | عشرون رجلاً منكم ضدّ رجلاً عجوزاً من أجل شيء كتبه في صحيفة ؟ |
| yaşlıydı ve anladığım kadarıyla uzun bir süredir hastaydı. | Open Subtitles | كانت عجوزاً وعلى حسب فهمي كانت مريضة منذ فترة طويلة |
| Düşünsene, yarın gece olurken, evli ihtiyar bir adam olacağım. | Open Subtitles | فكِّر فقط بحلولِ ليلِ الغَد، سأكونُ عجوزاً متزوجاً |
| Buluşmak için daha çok zamanımız var. yaşlıyım ve takatim yok. Ne, benim gibi mi? | Open Subtitles | الكثير على موعد ليلي عندما أكون عجوزاً وضعيفاً |
| Sanırım oralara girmek için fazlasıyla yaşlandım. | Open Subtitles | أعتقد بأنني أصبحت عجوزاً للقيام بالزحف داخل الكهف |
| Başta, çok yaşlıydım ve kimse yardımımı istemiyordu. | Open Subtitles | قبل قليل كنت عجوزاً جداً ولا أحد يريد مساعدتي |
| Karım Helena yaşlandığını kabullenmeye başlayınca bu saçmalığı kabul etmeye hazır olmadığımı fark ettim. | Open Subtitles | ما حصل انه زوجتي هيلين قد سمحت لنفسها ان تصبح عجوزاً و انا لم اكن مستعداً لتقبل تلك اللامنطقية |
| Eğer dönmezsem, yaşIı bir adamı soyduğumu söyle. | Open Subtitles | إن لم أعد، قل إني مت وأنا أسرق عجوزاً ما. |
| Oldukça yaşlanmış olmalı. | Open Subtitles | ربما ستكون عجوزاً للغاية، المسكينة. |
| yaşlanmışsın, evet sen ise aynısın, hatta bir yıldız bile oldun! | Open Subtitles | .. لقد أصبحت عجوزاً أجل .. وأنت لا زلت كما كنت |
| İlk okul öğrencisi gibi görünüyorsun, ama aslında huysuz ihtiyarın tekisin. | Open Subtitles | . أنت تبدو كطفل في المدرسة الابتدائية ولكنك رجلاً عجوزاً فظيعاً |
| yaşlanıp kuruyacak o Çökecek senin çökmesini istemeyeceğin yerleri | Open Subtitles | هو سيصير عجوزاً ويذبل ويتدلى في أماكن لا تريدين رؤيتها تتدلى |
| İşe yaramaz, korkak bir ihtiyardı ama Freyler bizi destekledi. | Open Subtitles | كان عجوزاً جبان لا فائدة منه ولكن عائلته كانت تدعمُنا |