"عشاءً" - Translation from Arabic to Turkish

    • yemek
        
    • akşam yemeği
        
    • yemeğe
        
    • yemekti
        
    • yemeğiniz
        
    • yemekler
        
    • yemeliyiz
        
    • akşam yemeğine
        
    Pazarları çocuklar için sıcak bir yemek olması çok hoş. Open Subtitles من اللطيف أن يتناول الصغار عشاءً ساخناً في يوم الأحد
    Kendine gel o zaman. Buraya güzel bir yemek yemeye geldik. Open Subtitles حسناً ، عاقبي نفسك خارجاً ، نحن هنا لنتناول عشاءً لطيفاً
    Sonra belediye başkanıyla yemek yiyecektik akşam yemeğinde de Malaga'nın önde gelenleriyle yemek yiyecektik. TED عندها، كنا سنحضر غداءً مع العمدة وكنا سنحضر عشاءً مع أهم الناس في ملقة
    Eğer çocukluğumun bir temeli çökmediyse bu doğru düzgün bir akşam yemeği değildir. Open Subtitles إذاً, انه ليس عشاءً إلا إذا بعض شكل من أشكال أساس طفولتي محطّمة
    Biraz daha iyi olduğunuzda belki akşam yemeği yiyebiliriz. Open Subtitles لكن عندما تشعرين بأنكِ قد تحسنتِ قليلاً فربما سيمكننا أن نتناول عشاءً مع بعضنا
    Eğer Majesteleri sade bir yemeğe razı olurlarsa. Open Subtitles إذا تفضّلت يا صاحب السمو وشاركتنا عشاءً متواضعاً
    Bir yemek yeriz. Bu akşam işi bir kenara bırakırım ve güzel bir oyun izleriz. Open Subtitles . سنتناول عشاءً خفيفاً سأنهي عملي ، سنشاهد مباراة جيدة
    Sana iyi bir yemek verdim, hoş bir de içecek vereyim. Open Subtitles لقد أطعمتك عشاءً جيدًا والآن أن تحصل على الشراب المناسب
    Sen ve ben tüm aile için büyük bir yemek hazırlamalıyız. Open Subtitles أنا وأنت علينا أن نحضر عشاءً كبيراً للعائلة مع بعض منذ متى لم نعملها؟
    Eğer fıstık ezmeliden vazgeçersen, sana yemek bile ısmarlayabilirim. Open Subtitles حتي لو وضعتي زبدة الفول السوداني في كيس سأشتري لكِ رغم ذلك عشاءً
    Eve döndüğümüzde güzel bir yemek yiyelim demiştim. Open Subtitles رأيتُ أن أعدّ عشاءً كما كنتُ أفعل بالمنزل
    Bu kadar bagista bulunan herkes kendine özel yemek verilmesini hak eder. Open Subtitles أي شخص قادر على التبـرُّع بهذا القدر يستحق عشاءً فرديًا
    Eve döndüğümüzde güzel bir yemek yiyelim demiştim. Open Subtitles رأيتُ أن أعدّ عشاءً كما كنتُ أفعل بالمنزل
    Kasabaya gidebiliriz. Sana yemek ısmarlarım. Open Subtitles يمكنُنا الذهاب إلي المدينة سأبتاع لك عشاءً
    O yüzden sessiz bir akşam yemeği yesek iyi olur diye düşündüm. Open Subtitles لذا فكرت في أنه ربما كان من المناسب أن نتناول عشاءً هادئاً فحسب.
    Ona özel bir akşam yemeği hazırlamak için bu kadar uğraştım. Open Subtitles واجهت كل تلك المصاعب لأعد لها عشاءً مميزاً
    İşte buyrun, hoş bir akşam yemeği hazırlıyor... Open Subtitles ها أنت ذا, تحضرين عشاءً للعائلتك اللطيفة
    - yemeğe gideceğimizden haberim yoktu. Open Subtitles إنها غير لائقة لهذه المناسبة لم أعلم أننا كنا سنحضر عشاءً
    Geçen kış, bizimle yemeğe kalacağınıza söz verdiniz. Open Subtitles عندما كنت في المدينة الشتاء الماضي وعدت بأن تحضر عشاءً عائلياً معنا
    Pekala, şunu söylemeliyim ki, harika bir yemekti, Bayan Griffin. Open Subtitles سأخبرك ياسيدة جريفن كان هذا عشاءً لذيذاً
    İki aç asker için yemeğiniz var mı? Hayır. Open Subtitles -أيمكنك تقديم عشاءً لجنديين جائعين؟
    Söylemeye çalıştığım şu: Sürekli özel yemekler yapmak zorunda mısın? Open Subtitles ما أقوله هو أيجب دائماً أن تحضري عشاءً فاخراً؟
    Benim bir fikrim var. Bugünden itibaren ailece yemek yemeliyiz. Open Subtitles لدي فكرة، بدءاً من الليلة سنقيم عشاءً عائلياً منتظماً.
    Pekala, ama bu sana pahalı bir akşam yemeğine patlar. Open Subtitles حسنًا، لكن هذا سيُكلفك عشاءً مُكلفًا لمّا تعود.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more