"عفا" - Translation from Arabic to Turkish

• bağışladı
• modası
• affetti
• bağışlamış
• ROM
• moda
• geçmişte
• geçmiş

Ama benim güzel olduğumu düşündü ve benim ve kızımın hayatını bağışladı.
...لكنه ظن أنني جميلة، لذا فقد عفا عن حياتي وعن حياة ابنتي

O beni silahıyla alt ettiğinde canımı bağışladı.
ولكن عندما تغلب بسلاحه علي، عفا عني

modası geçmiş uygulamalar ve dünün kafa yapısı.
القوانين التي عفا عليها الزمن ونمط التفكير القديم.

İşledikleri suçlar için herkesi affetti ve İlahi Zabıta'yı görevlerine iade etti.
لقد عفا عن كلّ شخص لأيّ جريمة إرتكب وأعاد الشرطة المقدّسة إلى مناصبهم.

Canını bağışlamış. Neden dersin?
عفا عنك لم تظن أن ذلك حدث ؟

Bir yıl içinde silinip gidecek bir CD ROM'la alakası yok bu işin.
وهناك نقطة هي كل القرص المضغوط سوف يكون عفا عليها الزمن في السنة.

Hiçbir işe yaramayan, eski moda kimsenin umursamadığı bir yer.
عديم الفائدة تماماً، عفا عليه الزمن،‏ ولا يوجد به بشر.

Peki, seni kim bağışladı?
إذاً، من عفا عنك؟

Kurt Fletcher'ı ve palyaço birliğini bağışladı.
عفا عن "كرت فليتشر" وحلفه المهرج.

Frye'ı öldürdü. Beni niye bağışladı?
لقد قتل (فراي)، لماذا عفا عني؟

Eğer en iyi seksi kendi cinsimizle yaşıyorsak karşı cinsle seksin modası mı geçiyordu?
إذا يمكن أن نتخذها أفضل من الجنس الآخر وجعله منطقتنا، ديه الجنس الآخر عفا عليها الزمن؟

Şehir bölünmesi kalkıyor, adamım, senin gibi adamların modası geçiyor.
الانقسام الحضري في طريقها إلى الزوال، والرجل، جعل الرجال مثلك عفا عليها الزمن.

Başkan beni affetti.
لقد عفا عني الحاكم

Onları affetti.
لقد عفا عنهم !

Lakin, canını bağışlamış olmasına da minnettarım.
لكنني مُمتنة لأنه عفا عنك

Ve Tanrı onu bağışlamış.
و عفا الله عنه!

Birleşme, bir yıl içinde silinecek bir CD ROM'la ilgili değil.
انها لا يعتمد على قرص مضغوط عفا عليها الزمن في السنة.

Rezil, Eski moda, abuk sabuk yapımlar aslında, di mi?
مجرد هراء عجائز قديم عفا عليه الزمن، أتفهمني؟

geçmiş geçmişte kaldı kaynaklarımızı birleştirip birlikte çalışalım.
عفا الله عما سلف نجمع مصادرنا , ونعمل معاً على هذه القضية