Hassas bir konu Eltim kısır olduğu için. | Open Subtitles | إنها نقطة مريرة هنا خاصة بكون قريبتي عقيمة |
Piskoposlarınız, Kraliçe'nin halen evlenmemiş olmasından dolayı Tanrı'nın öfkesini gösterdiğini söylüyor ve bazıları kaba bir şekilde kısır olduğunu ima ediyorlar. | Open Subtitles | أساقفكِ يقولون أن الرب يظهر إستيائه لأن الملكة لم تتزوج بعد البعض يعتقد بوقاحة أنها عقيمة |
Genç dişi Triffid'i de o değiştirilmiş polenle dölleyeceğiz. O da kısır bir jenerasyon meydana getirecek. Basit ve sade. | Open Subtitles | لتنتج بويضات بسلالة عقيمة بشكل بسيط ورائع |
Ve kasabadaki Belediye Başkanı yetkileri ile ona karşı açılan davalar çok uzun ve nafile olacaktır. | Open Subtitles | و نظراً لنفوذ العمدة في هذه البلدة، ستكون أيّة دعوةٍ ضدّها طويلةً مديدةً و عقيمة. |
Firma kötüye gidiyor aslında. Patronlar işe yaramaz bir iş modeli kullanıyorlar. | Open Subtitles | لكن الشركة تنهار، لأن الرؤساء يستخدمون خطة عميل عقيمة |
Endişelenmen gereken bir şey yok, Ian. Ben kısırım. | Open Subtitles | لذلك يجب ألا تقلق أني قد أحمل إذن، فأنا عقيمة |
Her anlamsız yıldönümünde yavaş yavaş öteledik gelip geçtiler 200 kavga, 200 küskünlük derinlerde bir yerde 200 yara. | Open Subtitles | تباعاً نهرول تجاه كل ذكرى عقيمة تمر عابرة والحصيلة 200 شجاراً , 200 صمتاً |
Beni kısırlaştırdın. | Open Subtitles | لقد جعلتنى عقيمة |
Babam kısır olduğumu öğrendiğinde, ...her gece bana tecavüz etti. | Open Subtitles | لما علم اباه اني عقيمة قام بمضاجعتي كل ليلة |
Kendisinden kısır olan çiçekler vardır. Bu demek oluyor ki, onlar -- kendi çiçeklerinin içindeki polen kendilerini dölleyemez. | TED | وهناك الزهور التي هي عقيمة. وهذا يعني انهم لا تستطيع -- حبوب اللقاح في الزهرة على تخصيب أنفسهم. |
Bunların bazıları umutsuz evrenler, tamamen kısır, boşluk, zaman veya maddenin olmadığı diğer patolojiler gibi buna benzer sorunlar. | TED | تمثل بعضها أكوانا غير محتملة، عقيمة تماما، مع أشكال أخرى من الأعراض كإنعدام مفهوم المكان، و انعدام مفهوم الزمان، لا يوجد مادة ، و مشاكل اخرى مشابهة. |
Siz öldüğünüzde bitecek olan kısır, steril bir hayat mı? | Open Subtitles | حياة عقيمة قاحلة تنتهي بموتكما؟ |
İki yıl sonra kısır olduğumu fark ettik. | Open Subtitles | بعدها بسنتين اكتشفنا اني عقيمة |
kısır olan ben değildim, sendin. | Open Subtitles | انا لم اكن عقيمة انت،انت من كان عقيما |
Orospu çocuğu bana kısır dedi. | Open Subtitles | ابن العاهرة وصفني بأني لدودة و عقيمة |
Bu sabah artık kısır olmadığımı öğrendim. | Open Subtitles | لقد هذا الصباح أنني لم أعد عقيمة |
kısır olmana rağmen doğurganlık tedavisi almak mı istiyorsun? | Open Subtitles | أنتِ عقيمة ورغم ذلك تجرين علاجات خصوبة؟ |
Donna'ın kısır olduğunu komşulara anlatmadığım sürece Buzz da polislere haber vermemeye söz verdi. | Open Subtitles | على الأقل وافق (باز) على عدم استدعاء الشرطة بشرط عدم إخباري الجيران بأن (دونا) عقيمة |
O zaman maalesef ki çabalarınız nafile. | Open Subtitles | حسنٌ ، أخشى إذن أن مساعيكم عقيمة |
Uğruna ölmeye değmeyecek, işe yaramaz bir toprak parçası için kavga ederken, çok fazla iyi insanı kaybettik. | Open Subtitles | لقد فقدنا الكثير من الصالحين في التقاتل... على بقعة أرض عقيمة لا تستحق الموت في سبيلها |
- Söyle. - kısırım. | Open Subtitles | ـ قوليها ـ أنا عقيمة |
Ne kadar anlamsız hayatlar yaşadığımızın farkındayız. | Open Subtitles | لقد أدركنا أننا نعيش حياة عقيمة. |
- Korumak mı? Beni kısırlaştırdın. | Open Subtitles | -أنت جعلتني عقيمة |