Tamam.Kıyafetlerimi saklarsın ha. Ben de sana yaptığının tam tersini yaparım | Open Subtitles | حسنا ً ،أنت خبأت ملابسي و سأفعل عكس ما فعلت بي |
Kordonun dışında bir tehlike yok, ve açıkçası, aksini iddia etmek canice olur. | Open Subtitles | لا يوجد خطر خارج الحاجز الوقائيّ، وفي الحقيقة، إنّها لجريمة بالإحياء عكس ذلك. |
Ve bu müthiş Sedef hastalığı devriminin işleri farklı şekilde yaparak, sürecin bu ters şekli ile elde edildiğini göruyoruz. | TED | ويمكنك ان ترى هذا الإنجاز الهندي لعلاج الصدفية من خلال عكس النموذج التقليدي لعلم الدواء و القيام بالأشياء بطرق مختلفة |
Devam ediyoruz akıntıya karşı kürek çekip sürekli geriye düşerek geçmişe. | Open Subtitles | في الصباح المشرق لذا نحن نمضي بطريقنا والقوارب تسير عكس التيار |
Deyişlerin birçoğundan farklı olarak, filler ile ilgili bu söz bilimsel olarak doğru. | TED | على عكس العديد من الأمثال فإن المثل الشائع بخصوص ذاكرة الفيلة دقيق علميا. |
Bana güvenin, aksi yönde çok fazla kanıt vardı. | TED | و صدقوني، فقد كان هناك كثير من الدلائل عكس ذلك. |
Böylesine bir çevrimiçi evrende yaşıyordum, kendi dünya görüşüm bana geri yansıtılıyordu. | TED | كنت أعيش في عالم علي الانترنت والذي عكس نظرتي للعالم مرة أخرى |
Ona ihtiyacımız var, onu tutacağız tersini söyleyenlerin canı cehenneme. | Open Subtitles | نحن نحتاجه وسنحتفظ به واللعنة على من يقول عكس ذلك |
tersini söyleyebilecek tek adamın da şu an boynu yok oğlunuzun kurdu sayesinde. | Open Subtitles | الوحيد الذي يمكن أن يقول عكس ذلك ليس لديه حنجرة شكراً لذئب ابنك |
Masum, suçlu, becerikli, beceriksiz, her neyse halk tam tersini düşünecek. | Open Subtitles | بريئة، مذنبة، قادرة، غير كفؤة أياً يكن سيعتقد العامة عكس ذلك |
Kişilik kuramcısı Silvan Tomkins aksini iddia eden çok az insandan biriydi. | TED | المنظر سيلفان تومكنز كان واحداً من قلة يصرّون على عكس ذلك. |
- Kendin söyledin, intihardı. - Dedim çünkü aksini ispatlayamıyorum. | Open Subtitles | ـ لقد قلت بنفسك ، إنه إنتحار ـ فقط لأنني لا أستطيع إثبات عكس ذلك |
Tam aksini gösteren hatırı sayılır kanıtlar olmasına rağmen gerçekten aklım başımda olduğumu sanıyorum. | Open Subtitles | إننى حقاً أعتقد أننى عاقلة بالرغم من أدلة كثيرة تثبت عكس ذلك |
Bu siber suçların dönen tekerleğin arkasındaki sözde rastgele sayıların ters mühendisliğine imkân verdi. | TED | ما أتاح لمجرمي الأنترنت عكس هندسة توليد الأرقام زائفة العشوائية خلف عجلات التدوير. |
Fakat insan kararlarının bilgisayar bilimini düşünmek gösteriyor ki aslında biz bunu ters anlamışız. | TED | لكن التفكير من خلال علوم الحاسوب في قرارات الإنسان يكشف أننا في الواقع قد فهمنا عكس المقصود. |
Ona bakmanda yardımcı olacağımı söyledim ama sen karşı karar verdin. | Open Subtitles | و بأنّني أُساعدُكَ لإهتمام به ؛ و أنتَ قررتَ عكس ذلك |
Herhangi bir provokasyon olmadığı halde, birden bire, kendi başbakanının emirlerine karşı gelerek komşusunun petrol sahalarına saldırıda bulundu. | TED | و دون أي إثارة، و توجهت فجأة، و عكس أمر وزيرها الأول، نحو أراضي الجيران. |
Kazanmanın aksinin kaybetme olmadığını anlarsınız-- kazanmanın aksi, daha büyük resmi görmede sorun yaşamaktır. | TED | وستعرف أن الخسارة ليست عكس الفوز، فالعكس هو الفشل في رؤية الصورة كلها. |
geri döndürme son büyük hamleydi. Sonun başlangıcı gibi geliyor. | Open Subtitles | عكس مفعول التركيبة كان مبلغ آمالنا وكأنها بداية النهاية الآن |
İsimler çok değişik olmasa da, görüntü tamamen öyle. | TED | قد لا تختلف مسمياتهم التجارية كثيراً عن المنظمات المانحة، ولكن يكمن الفرق في عكس الصور. |
ve karın aksine yağmur buzu eritir ve buzullarımızın sağlığına zarar verir. | TED | وعلى عكس تساقط الثلج، تساقط المطر يذوب الثلج. والذي يضر بصحة الجليد. |
Caitlin, Dr. Wells'in zıt Flash olduğuna ve Barry'nin annesini öldürdüğüne inanıyoruz. | Open Subtitles | كيتلين، فإننا نعتقد أن الدكتور ويلز هو عكس فلاش وقتل الأم باري، |
Eğer bir yol olmadığını düşünürsen bugün burada başardığımızı hatırla. | Open Subtitles | وإن بدا الأمر عكس ذلك، ففكر بما حققناه هنا اليوم. |
Eğer bunu bulursam, programı tersine çalıştırıp, orijinal dizilimi elde edebilirim. | Open Subtitles | ويمكنني أن مهندس عكس برنامج وإعادة بناء التسلسل الأصلي. إعطائها بالرصاص. |
Kendini kontrolü ve sabrı ifade eder. İstediğimiz bir şeyi isterken yaşadığımızın zıttı. | Open Subtitles | يعني ذلك ضمناً ضبط النفس والجلد، عكس رغبتنا في ما نريد وقتما نريد |
Bu seferler daha kolay olacak sanıyor insan ama tersi oluyor. | Open Subtitles | تحسب أن هذه رحلات ستكون سّهلة، لكن يتضح إنها عكس ذلك. |
O bir elmas, o bir dans, silahın karşıtı Fransa'da bir müze. | TED | - إنها ماسة - إنها رقصة - عكس البندقية هو مسرحٌ في فرنسا. |