| Benim için çok önemli bir nokta da, herhangi bir marka ya da sponsor kullanmamam. | TED | نقطة مهمة بالنسبة لي انني لا استخدم اي علامة تجارية او شركة راعية |
| MS: Eğlenceli, düşünceli bir marka. | TED | أم أس: لعوب، وإذ تضع في اعتبارها علامة تجارية. ما هي العلامة التجارية الخاصة بك؟ |
| Onlar, dünyanın her yerinde nerede yoksulluk, eğitimsizlik ve adaletsizlik varsa, bu yerlerde bayiliklerini oluşturacak bir marka yaratmak için etkili bir şekilde çalışıyorlardı. | TED | كانوا يصنعون صورة لهذه العلامة بشكل فعّال لخلق علامة تجارية يمكن تلزيمها حول العالم، حيث يوجد الفقر والجهل والظلم. |
| Ama küçük tiyatro çalışmalarının ve büyük pazarlama tekniklerinin bana öğrettiği bir şey varsa o da şudur, herkesin bir markası var. | Open Subtitles | لكن إذا كان هناك أيّ شئ قد قام التخصص في التسويق مع دراسات المسرح علمتني هو أن كلّ شخص لديه علامة تجارية |
| Önde gelen bir Amerikan markası dış piyasaya sunduğu mal çeşitleriyle satışlarını ikiye katlamış. | Open Subtitles | علامة تجارية أمريكية رائدة تضاعف مبيعاتها مقالات التسويق خارج خطها المنتظم |
| Çin'de üretilen organik bir çay markası için onun desteğini kazanmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | انا احاول ان احصل على دعمه في انشاء علامة تجارية موثوقة لتصدير الشاي العضوي |
| Ama bu metotla yaptığımız bir marka var. | Open Subtitles | لكننا نضع علامة تجارية على المستخرج بهذه الطريقة |
| O satılık değil. Birlikte markalanmış o. | Open Subtitles | إنّه ليس بيع ترويج بل هو علامة تجارية مشتركة |
| bir marka, çevresel bir tehdidi nasıl ekonomik bir avantaja dönüştürüp bir sanayi devi haline gelebilir? | TED | كيف تأخذ علامة تجارية خطرا بيئيا، وتحوله إلى محرك اقتصادي وتصبح محط إعجاب في الصناعة؟ |
| Gereken tüm ekipman ve bilgiyi alacaksınız.... artı insanların güvendiği benzer bir marka. | Open Subtitles | تحصلون على كل المعدات والخبرات المطلوبة، بجانب علامة تجارية موثوق بها. |
| Sadece bir marka ismi satın alacağız, bu kadar basit. | Open Subtitles | لقد كنت أظن أننا سنشتري علامة تجارية فقط |
| Belin yukarısından görülebiliyordu. Belli bir marka. | Open Subtitles | مرئي فوق محيط الخصر علامة تجارية خاصة جداً |
| Adamın ücretini toplamda 10 milyon dolar olmasından adını küresel bir marka yapmaktan bahsedilirken bu kötü bir şey olabilir. | Open Subtitles | بل إنه كذلك عندما يتفاوضون على 10 ملايين دولار كإقرار للرجل و عند محاولة إطلاق علامة تجارية عالمية |
| Çifçilerden daha ağır çalışıyorum, ama inşa etmem gereken multimilyon dolarlık bir marka var ve defile gösterisi de bu akşam. | Open Subtitles | أنـا أعمل بجد أكثر من عامل زراعة، لكني عليّ بناء علامة تجارية بملايين الجنيهات. وعرض أزياء الليلة وعليّ الإشراف عليه. |
| Onun kendi kadife efoşman altı markası olduğunu biliyor muydunuz? | Open Subtitles | أتعرفون أن لديها علامة تجارية من البناطيل المخملية الرياضية؟ |
| İkinci bir şarap markası oluşturup, buna çeşitlendirme diyeceğiz. | Open Subtitles | حسناً . سنقوم بصنع علامة تجارية لنوع آخر من النبيذ و سنسمي الأمر أنه ناتج عن التنويع - سميه "أحشاء متعفنة" إن أحببتِ - |
| Bir polis markası gibi. | Open Subtitles | مثل علامة تجارية خاصة بالشرطة |
| markası var. Kimliği var. | Open Subtitles | يحمل إسم علامة تجارية له هوية |
| Max Rager bir dünya markası Major. | Open Subtitles | ماكس رايجر هي علامة تجارية عالمية , ( ماجور ) |
| Birlikte markalanmış! | Open Subtitles | علامة تجارية مشتركة |