Şimdiye kadar ritüalist bir cinayet olduğuna dair bir iz yok. | Open Subtitles | إلى حد الآن لا مؤشرات على أنها جريمة شعائرية. |
Başının dertte olduğuna dair bir şey hissettiniz mi? | Open Subtitles | هل كان هناك أي علامة على أنها في مشكلة؟ |
Kromozom testleri bunun bir erkek kulağı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | الاختبارات الكروموزومية تظهر على أنها أذن ذكر |
Leğen kemiği kemeri ve kafatası kemiklerinin dikişe benzeyen ek yerleri ergenlik çağı öncesine ait olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | الحوض والجمجمة تدل على أنها في مقتبل المراهقة |
FORTRAN uzmanı olarak elektronik hesaplama öncülüğünde NASA'daki en parlak zekalardan birisi olarak kabul edildi. | Open Subtitles | وكخبيرة في لغة فورتران، في مجال الحوسبة ،الإلكترونية ينظر إليها على أنها واحدة من ألمع العقول في وكالة ناسا. |
Polis ihbarların aurora ışıkları olduğuna karar verdi. | Open Subtitles | وقد أصرفت الشرطة النظر عن هذه التقارير على أنها أثار الشفق القطبي |
Bu kişi kendini orta sınıf bir ev hanımı olarak tanımladı. | TED | الشخصية الأولى صُنفَت على أنها ربة منزل من الطبقة الوسطى. |
Orada, belki nerede olduğuna dair bir ipucu bula... | Open Subtitles | من هناك , ربما يمكننا إيجاد دليل على أنها كانت ... |
Cadı olduğuna dair bir kanıtınız var mı? | Open Subtitles | ما الدليل الذي لديكم على أنها ساحره؟ |
İnsan olduğuna dair bir hatırlatma. | Open Subtitles | تذكير على أنها إنسانة. |
- Orada olduğuna dair bir kanıt var mı? | Open Subtitles | أي دليل على أنها كانت هناك ؟ |
Büzülmeler, bıçak yarası olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | و هي مجعدة مما يدل على أنها أُحدثت بواسطة سكين |
Göğüsündeki gözenekli kaburga, 30'larında olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | أضلاع عظام الصدر المسامية تدل على أنها في الثلاثينات |
Kafatası yapısı 30'larında olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | الأخاديد القحفية تدل على أنها في الـ30 من العمر |
Bunu bir aksiyom olarak kabul ediyorum. | Open Subtitles | سأقبل ذلك على أنها حقيقة بديهيَّة. |
Thelma ve Louise, hayır'ı bir cevap olarak kabul eder miydi? | Open Subtitles | هل سيأخذ "ثلما ولويس" كلا على أنها إجابة؟ |
Özel haberde, polis, Victor Şelalesi'nin yakınlarında bulunan kemik kalıntılarının Willam Kern olduğuna karar verdi. | Open Subtitles | في حدث حصري، الشرطة تعرفت على البقايا التي وجدت من قبل المتجولين قرب شلالات فيكتور الشهر الماضي على أنها بقايا(ويليام كيرن)، بروفيسور الكيمياء الحيوية |
Kyle, ne oldu? Polis, Victor Şelalesi'nin yakınlarında geçen ay bulunan kemik kalıntılarının Willam Kern olduğuna karar verdi. | Open Subtitles | الشرطة تعرفت على البقايا التي وجدت الشهر الماضي على أنها بقايا(ويليام كيرن)... |
Donanma istihbaratı binayı bir isyancı hücre evi, bir sığınak olarak tanımladı. | Open Subtitles | الاستخبارات البحرية حددت الوحدة على أنها منزل آمن للمسلحين, ملجأ |
Ralph Waldo Emerson dili "fosil şiir" olarak tanımladı. | TED | يقول " رالف والدو إيميرسون " واصفاً اللغة على أنها شعر إحفوري |