Konu şu ki, ikinizi de tanımıyorum. Hem de hiç. | Open Subtitles | الشيء هو، أنِّي لا أعرف أي واحد منكما على الإطلاق |
Bir kez olsun, üstünlük bende olsa ya. Hiç üstünlüğüm yok, Hem de hiç. | Open Subtitles | لمرة واحدة أريد أن أكون اليد العليا، ليس لي يد على الإطلاق |
Hiç de değil. Eğer kapıya kadar götürmeniz sorun olmazsa. | Open Subtitles | لا على الإطلاق اذا لم يكن لديك مانع افتح الباب |
Gelmiş geçmiş en güzel yeni yıl herkesin istediği buydu. | Open Subtitles | .. أفضل عيد ميلاد على الإطلاق هذا ما أراده الجميع |
Orada bir sorun olmadığı müddetçe, varlıklarını bile düşünmüyorum aslında. | TED | فى الحقيقة، لا أختبرها على الإطلاق إلاّ إذا أصابها شيء. |
Bir de şöyle bak, bekar olmak o kadar da kötü değil. | Open Subtitles | انظر للأمر من هذه الناحية كونك في البكالوريا ليس سيئا على الإطلاق |
Belki ben bu durumda tekimdir, ama yalnız değilim, kesinlikle yalnız değilim. | TED | ربما أكون فريدًة في ذلك، ولكني لست وحيدًة، لست وحيدًة على الإطلاق. |
- ...böylece başınıza herhangi bir sorun gelmez. - Hem de hiç sorun olmaz. | Open Subtitles | حتى لا تقعي في المزيد من المشاكل لا أمانع على الإطلاق |
Eksik parmak falan göremiyorum. Hem de hiç. | Open Subtitles | ل لا يرون أي أصابع المفقودين على الإطلاق. |
Sınırlı kaynağı var, konuşmayarak saklamış olsak nasıl olur? Hem de hiç! | Open Subtitles | لذا يجب أن تقتصد بعدم الكلام على الإطلاق |
Ben haklı değildim, çocuk. Hem de hiç. | Open Subtitles | لقد كنت مخطئاً ، انت لست مجرد طفل على الإطلاق |
Daha önce söyledim mi, Doktor? Fena değilsin, bayım. Hem de hiç fena değilsin! | Open Subtitles | هل أخبرتكَ يا دكتور, أنتَ لستَ سيئاً أنتَ لستَ سيئاً على الإطلاق |
Hiç de değil. Yani bunu tekrar yapmazsan iyi olur. | Open Subtitles | على الإطلاق لذا من الأفضل ألاّ تفعل ذلك مرّة أخرى |
- Umarım erken gelmemişimdir. - Hiç de değil. | Open Subtitles | أَتمنى أن لا اكون جئت مبكرا لا على الإطلاق. |
Hayır! Hiç de değil, onların tadına bakmak için sabırlanıyorum. | Open Subtitles | لا ، ليس على الإطلاق أنا حقا أتشوق لابتلاعهم |
Gelmiş geçmiş en iyi geceydi. Kahkahalar yağıyordu, aynı nisan yağmuru gibi. | Open Subtitles | لقد كانت أفضل لليلة على الإطلاق والضحك يجري مثل مطر شهر أبريل |
Zaten bugün gelmiş geçmiş ilk iyiliğimi yapacağım gündü zaten. | Open Subtitles | واليوم هو اليوم الذي سوف افعل معروفي الاول على الإطلاق |
Bu haliyle bile, tüm cinsel deneyimlerimden çok daha iyi. | Open Subtitles | هذا أفضل من أيّ جنس كنتُ قد مارسته. على الإطلاق. |
Bir hayatım bile yok. Bütün yaz şarkı söyleyen cırcır böceği gibiyim. | Open Subtitles | ليس لدى أى حياة على الإطلاق أنا مثل من تغنى طوال الصيف |
Bu gördüğüm adam bildiğin gerizekalı ve bir o kadar da zengin. | Open Subtitles | حسنٌ، ولكنّ هذا اليهودي رأسه خالٍ وجيبه أكثر الجيوب امتلاءً على الإطلاق |
Bu adam bir çok şey olabilir ama kesinlikle karizmatik değil. | Open Subtitles | ثمة صفات كثيرة بذلك الرجل لكن اللطف ليس أحدها على الإطلاق |
Vücudum bana hiç ihanet etmedi ve hiçbir zaman yanlış değildi. | TED | لم يخنّي جسدي على الإطلاق، ولم يكن جسدي خطأً على الإطلاق. |
Bu caz sevdalısı, hem zamanımızın hem de tüm zamanların en iyi müzisyenlerinden. | Open Subtitles | الآن، هذا الشخص هو واحد من أكبر الموسيقيين الذين حظينا بهم على الإطلاق |
Kimileri der ki, İncil şimdiye kadar anlatılmış en muhteşem hikâyedir. | Open Subtitles | يقولُ البَعض أنَ الإنجيل هوَ أعظمُ قِصةٍ تمَ قَصُها على الإطلاق |
Yarın bir şirket açabilirim ve sizin, size ait bu bilgileri nasıl kullanacağım üzerinde hiç bir kontrolünüz olmaz. | TED | أستطيع أن أبدأ ذلك المشروع من الغد، ولن يكون لديك أي تحكم على الإطلاق في استخدامي لبياناتك بهذه الطريقة. |
Bir kutup ayısına şu ana kadarki en yakın konumumuz. | Open Subtitles | إنها أقرب مسافةٍ ندنو فيها من دبٍ قطبي على الإطلاق |
Beni aslında hiç rahatsız etmiyorsunuz. İkinizi yeniden görmek harika. | Open Subtitles | لا يوجد إزعاج على الإطلاق من الرائع رؤيتكم مرة أخرى |
Bana göre bugüne dek yaratılan en demokratik tasarımlardan biri. | TED | بالنسبة لي ، إنها واحدة من أكثر التصاميم الديمقراطية التي تم إنشاؤها على الإطلاق. |