Halının altında bir kapı olabilir. | Open Subtitles | تمنع السجاة عن إمكانية إحتوائها على باب سحوري |
İnşallah uygun bir kapı bulduğumda size getiririm. | Open Subtitles | حينما أعثر على باب ملائم سوف أحضره لكي.. |
Sonra ertesi gün adamın kapısında üzerlerinde ha var ha yok giysilerle belirip yanağına kocaman bir öpücük kondurur. | Open Subtitles | يظهرن على باب الشاب وهن يرتدين شيئا شفافا ويضعن قبلة كبيرة على وجهه وسيسامحها انا لا احب هؤلاء الفتيات |
Ama eğer bakarsanız, uygarlığınızın kapısında olduğunu görebilirsiniz. | TED | لكن حين تنظر، يمكنك أن تراه على باب حضارتك. |
Buraya prova yapmaya gelmedik. # A.B.'nin kapısına sarhoş olarak dayandın. # | Open Subtitles | لسنا هنا من أجل التدريبات ظهرت سكران على باب أي بي |
Wittenberg'de Kale Kilisesi'nin kapısına, 95 maddelik bildirisini astı ve böylece reformasyon doğdu. | Open Subtitles | قام بتسمير مطروحاته الـ 95 على باب كنيسة القلعة. في "وتِن بيرغ"، ولذلك وُجِدت الإصلاح. |
Belki de banyo kapısının üstünde bir pencere vardı. | Open Subtitles | أجل، ربما كانَ هناك نافذة صغيرة على باب الحمام. |
Sürücü kapısının üstünde ve sapında kan buldum ön koltukta ve direksiyondaysa biraz daha fazla. | Open Subtitles | يوجد دماء على باب السائق و المقبض على المقعد الامامى و عجله القياده |
"Bir ziyaretçidir, dedim, oda kapısını çalan," | Open Subtitles | "كما لو كان شخصًا يطرق بلطف.. يطرق على باب حجرتي" |
Başka bir kapı bulalım. Bu kapıya ne oldu ki? | Open Subtitles | ـ فقط لنعثر على باب آخر ـ ماذا حصل لهذا الباب؟ |
Başka bir kapı çaldık, ama orada çıkan buhar değil dumandı. | Open Subtitles | لقد طرقنا على باب شقة أخرى لكن الشيء الوحيد الذي كانوا يطبخوه كان الميث الميث : نوع من المخدرات يشبه الهيروين |
Pencereden tırmanalım veya bir kapı bulalım derim. | Open Subtitles | برأي أن نتسلل من نافذة أو نعثر على باب |
bir kapı daha buldum. | Open Subtitles | عثرتُ على باب آخر |
Güneş battığında Lut, şehrin kapısında oturuyordu. | Open Subtitles | وتصادف عندما غربت الشمس كان لوط جالسا على باب المدينة |
Dükkanın kapısında burada olduğunu söyleyen bir not asılıydı. | Open Subtitles | هناك لاثحة على باب متجر الآدوات عبر الشارع. |
Sana barda söylemiştim. Onu Maggie'nin kapısına ben bıraktım. | Open Subtitles | أخبرتك في الحانة لقد تركت هذه على باب (ماغي) |
Birileri Tony'nin kapısına paket mi bıraktı ya da arabasını mı yaktı bilmiyorum ama ben değildim. | Open Subtitles | إن كان هناك شخص ما ألقى الطعام على باب (طوني) أو حرق سيارته فلم يكن أنا |
Oh, Bay Billy Cole'un kapısını çalan kim demek istemiştim? | Open Subtitles | مرحباً منزل (هوبكنز) أقصد من على باب منزل السيد (بيلي كول) ؟ |