1000 km doğudaki Patagonya kıyısında bir dev Fırtına Kuşu da yemek arayışında. | Open Subtitles | ستمائة ميل شرقا على ساحل باتاغونيا, طائر النوء العملاق يبحث عن وجبة أيضا. |
Yazlık sahibi oldum, üstelik deniz kıyısında. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدي بيتي الريفي، وبيت على ساحل البحر أيضاً. |
Son zamanlarda Yemen KızıIdeniz kıyısında bulunan, yaklaşık 70.000 yıI öncesine tarihli ve aynı teknolojili bir alan vardı. | Open Subtitles | هناك موقع اكتشف مؤخراً على ساحل البحر الأحمر اليمني أُرخ بـ70،000 سنة وبنفس التقنية |
Biz Adrian Conrad'ı sorguya aldıktan bir hafta sonra, operasyonlar yavaşlatıldı ve Oregon kıyısındaki Steveston adında küçük bir kasabaya taşındı. | Open Subtitles | و بعد اسبوع اخذنا ادريان تحت وصايتنا وعادت العمليات لتوازنها ثم انتقلت الشركة الي مدينة صغيرة على ساحل اوريجون تسمي ستيفستون |
Norveç'in kıyısındaki Trolleund'dan bir hafta yürüyüşle varabilirsiniz. | Open Subtitles | يبعد مسيرة اسابيع من "ترولسوند" على ساحل النرويج. |
Gulf Coast'ta yaşayabilmelerinin imkânı yok, tabii buraya getirilmedikleri sürece. | Open Subtitles | و الطقس الصحراوي الجاف لأمريكا اللاتينية يستحيل ان تتواجد على ساحل الخليج إلا ان جلبت الى هنا |
Kalifornia kıyılarında ve de Tayvan ve Japonya'da etiketleme yapmaktayız. | TED | نحن علامات على ساحل ولاية كاليفورنيا ، ونحن في وضع علامات على تايوان واليابان. |
Kosta Rika kıyısında, mangrovların arasında, ...tüm Amerika kıtalarının en zeki maymunlarından biri yaşar. | Open Subtitles | على ساحل كوستاريكا، بين أكناف شجر المانجروف، يعيش واحداً من أذكى القرود في كلتا الأمريكيتين بأسرهما. |
Walden Pond kıyısında ormanın içinde kendi ellerimle yaptığım ve en yakın komşudan bir mil uzaktaki evimde yalnız yaşıyordum. | Open Subtitles | كنت أعيش لوحدي في الغابة بعيداً عن أيّ جار. في منزل بنيته بنفسي على الساحل. على ساحل والدن بوند. |
Rüzgâr altı kıyısında dağ silsilesinden oluşmuş Ko'olau Vadisi'nin tüm su kaynaklarının koruyucusu. | Open Subtitles | تحمي كل مصادر المياه في وادي كولاو شكلت من قبل سلسلة جبال على ساحل ليوارد |
Adadan ayrılamayız. Doğu kıyısında bir Argus tedarik gemisi var. | Open Subtitles | ثمة زورق إمدادات على ساحل الجزيرة الشرقيّ. |
Bu Cyrene, Libya dağlarının kıyısında, M.Ö 700'lerde Yunanlar tarafından okul olarak kuruldu, Timgad, M.S 100'lerde, bugün Cezayir olarak bildiğimiz yerde Romalılarca kuruldu. | TED | هذا هو سيرين على ساحل جبال ليبيا، التي أسسها اليونانيون، في 700 قبل الميلاد، كمركز للتعلم، وتيمجاد، التي تأسست فيما يعرف الآن بالجزائر من قبل الرومان في 100م. |
Pasifik kıyısında. | Open Subtitles | إنها تطل على ساحل المحيط الهادىء. |
Meksika kıyısında. | Open Subtitles | . على ساحل المكسيك |
KwaZulu Natal kıyısında şafak vakti. | Open Subtitles | "الفجر على ساحل "كوازولو ناتال |
Florida kıyısında Deepwater Limanı. | Open Subtitles | ميناء "ديب-ووتر" على ساحل فلوريدا |
İki gün içinde Pasifik kıyısında hidrolik kırma yasağı oylaması var. | Open Subtitles | هناك تصويت بغضون يومين لحظر التصديع على ساحل المحيط الهادئ. (تقنية لإستخراج النفط) |
Norveç kıyısındaki Trollesund'dan birkaç haftalık yürüyüş mesafesinde. | Open Subtitles | يبعد مسيرة اسابيع من "ترولسوند" على ساحل النرويج. |
Afrika'nın batı kıyısındaki bir yer. | Open Subtitles | (هي دولة في غرب قارة أفريقيا، على ساحل المحيط الأطلسي)؛ إنها أرض على الساحل الغربي لأفريقيا |
Pasifik kıyısındaki. | Open Subtitles | على ساحل المحيط الهادئ؟ |
Yakıtın sizin Gulf Coast'daki rafinerinizden geldiğini söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون أنه كان في طريقه إلى إحدى مصافي التكرير خاصتك على ساحل الخليج |
Kuzey İrlanda kıyılarında, bazalt plak ve sütunlarından oluşan ve okyanusa kadar uzanan, Devler Kaldırımı adında dev bir plato var. | TED | على ساحل شمال أيرلندا هناك هضبةٌ واسعةٌ من ألواح وأعمدة البازلت تسمى جسر العمالقة تمتد للمحيط. |