- Tabii ne? Tabii telefonundaki görüntüde bir şey bulursak işler değişir. | Open Subtitles | إلا إذا تمكنا من العثور على شيء في اللقطات التي على هاتفك |
Gözüme bir şey kaçtı. | Open Subtitles | هيى، أنظرى، أعتقد أنى حصلت على شيء في عيني. |
Bu otelde bir şey bulmak çok zor. | Open Subtitles | لا أستطيع الحصول على شيء في هذا الفندق. كان لا بد أن أجبرهم لإعطائي هذا. |
Phoebe, Gölgeler Kitabında nasıl saklayabileceğimize dair herhangi bir şey buldun mu? | Open Subtitles | فيبي، هل عثرتِ على شيء في كتاب الظلال -حول كيفية إخفاء الأمور؟ |
Onlara her ateş yaktığında, emin ol bir şeyler kazanacaksın. | Open Subtitles | كل مرة تضيئين فيها إحدى نيراهم تأكدي بأن تحصلي على شيء في المقابل |
Boya paketi içeride bir şey bulmamız ihtimalini sıfıra indirmiş. | Open Subtitles | مغلف الصبغة طمس كثيراً أي فرصة للعثور على شيء في الداخل هذا يترك الخارج أليس كذلك ؟ |
Eninde sonunda ölecek bir şey için, bunca emek harcamak çok aptalca hakikaten. | Open Subtitles | أنه يبدو شيئا سخيفا بالحقيقة. أن تضع كل ذلك المجهود على شيء في النهاية سيموت. |
Tabii ki beni erken yollamadılar ama en azından bu durumdan bir şey kazandın, değil mi? | Open Subtitles | بالطبع أخّروني، لكن على الأقل حصلتَ على شيء في النهاية، صحيح؟ |
Seremonide bir şey alamayacaksın ama yine de kendinle tebrik etmelisin. | Open Subtitles | أنتِ لن تحصلي على , شيء في حفل التكريم لكن يجب عليكِ . أن تهنئ نفسك |
Zavallı Noel Baba milyonlarca hediye dağıtıyor ve karşılığında bayat kurabiyeden başka bir şey almıyor. | Open Subtitles | سانتا كلوس المسكين، يمنح ملايين الهدايا، ولا يحصل على شيء في المقابل سوى كعكات عفنة. |
Suç mahallinde beni yönlendirecek bir şey bulamazsanız eğer adli tabibe pek bir şey söyleyemeyeceğim. | Open Subtitles | ما لم تتمكن من العثور على شيء في مكان الحادث لتوجيهي، لن أتمكن من إخبار الطبيب الشرعي بأكثر من هذا. |
Amerikan kolonileri krala bütün bu vergileri ödüyor ve karşılığında bir şey almıyorlardı. | Open Subtitles | المستعمرات الأمريكية كانت تدفع كل هذه الضرائب للملك ولم يحصلوا على شيء في المقابل |
Seni görmeye hemen hemen hazır ama önce bir şey almalıyız. | Open Subtitles | هو تقريباً مستعد للقاءك لكن نحنُ يجب أن نحصلُ على شيء في الأول |
Botta bir şey buldunuz ve sakladınız, değil mi? | Open Subtitles | لقد عثرت على شيء في ذلك القارب وأخفيته، صحيح ؟ |
Eğer kaseti geri istiyorsan karşılığında bir şey isterim. | Open Subtitles | إذا أردت الشريط يجب أن أحصل على شيء في المقابل |
Ruhlarımızı sattık ve karşılığında bir şey alamayabiliriz bile. | Open Subtitles | لقد بعنا أرواحنا ويمكنُ ألا نحصُلَ على شيء في المقابِل. |
Sonraki 45 dakikada bir şey bulamamışsan bulunacak bir şey yok demektir. | Open Subtitles | لذا إن لم تتمكن من العثور على شيء في الـ45 دقيقة التالية، فهذا يعني أنه لا يوجد شيء في العثور عليها. |
Bahse girerim bu bilgisayar çipinin anlamı, bu adam gizli bir şey üzerinde çalışıyor. | Open Subtitles | اراهن أن هذه الرقائق ... تعني أن هذا الرجل كان يعمل على شيء في غاية السرية |
İyi bir şeyler yapmaya çalışıyorsun ama karşılığını alamıyorsun. | Open Subtitles | انت تحاول فعل الخير ولا تحصل على شيء في المقابل |
Benden rahatsız olmaya başlayıncaya kadar ya da benden bir şeyler istemeye... başlayıncaya kadar Daha önce kaçtığımda arkadaşlarımda kaldım, tamam mı? | Open Subtitles | لكن عندما هربت لأول مرة بقيت مع أصدقاء؟ حتى بدأوا يتضايقوا مني أو أرادوا الحصول على شيء في المقابل |
Fakat, oh, belki arkada okumak için bir şeyler bulabilirim ? | Open Subtitles | لكن ممكن ان احصل على شيء في الخلف هنالك |