Eğer fotoğrafları sana verirsem? | Open Subtitles | إلا اذا كنت قد حصلت على صور فوتغرافية لك؟ |
Duvarınızda kayıp 10 kişinin fotoğrafları vardı. | Open Subtitles | عثرنا على صور لوجوه عشرة أشخاص مفقودين على جدار غرفتك |
Onları tek tek tanımlamak için fotoğraflarını çekiyor. | Open Subtitles | إنه يحاول الحصول على صور لكي يميزها كل على حده |
Sahte FBI kimliği varmış... ve Leeds ailesinin otopsi fotoğraflarını almaya çalışmış. | Open Subtitles | فلديه مكتب ترخيصه مزيف وكان يحاول الحصول على صور التشريح الخاصة بعائلة ليدز |
fotoğraflar, yerel bir itfaiyede enkazın içinde bir zamanlar evlerinin bulunduğu yerden çok uzakta, kocasının iş arkadaşları tarafından bulunmuştu ve kocasını tanımışlardı. | TED | تم العثور على صور لها من طرف زملاء زوجها في قسم إطفاء محلي في الأنقاض بعيدا جدا من حيث كان منزلهم، وقد تعرفوا عليه. |
Mesela üzerinde resim olan kağıt parçalarını. | Open Subtitles | أكثر مما هي حقاً أشياء كقصاصات ورق تحتوي على صور |
MR boğulmadan önce iyi bir sonuç aldınız mı? | Open Subtitles | أحصلتم على صور جيدة قبل أن يغرق جهاز الرنين المغناطيسي ؟ |
Bu, bize taze ve yeni görüntüler alma ve yeni hikayeler anlatma olanağı sağlıyor. | TED | فهي تمكننا من الحصول على صور نقية و غريبة و من رواية قصص مميزة و جديدة. |
Pasaport ve e-postalarına ulaşıyorum. Konferans yok ama, suça ilişkin fotoğrafları inceliyorum... ve bir bağlantı buldum. | Open Subtitles | أدخل على جوازات السفر والرسائل الإلكترونية لايوجد مؤتمرات، لكن أنظر على صور الجرائم، |
Ann'in gizlice cep telefonumla çektiğim fotoğraflarıyla, sonbahardaki doğa kaçamağımızda çektiğim fotoğrafları birleştirmeme yardım et. | Open Subtitles | عليك أن تساعدني على وضع صور التقطها لها سراً بكاميرا هاتفي على صور إجازتنا الخريفية للزخرفة بأوراق الشجر |
Şimdi sabıka fotoğrafları ya da paparazzi görüntüleri çekilmeden müşterilerimi buradan çıkarmak zorundayım. | Open Subtitles | الآن يجب أن أخرج عملائي من هنا قبل أن يحصلوا على صور أعتقال أو فيديوهات من موقع تي.أم.زي |
Pasaport ve e-postalarına ulaşıyorum. Konferans yok ama, suça ilişkin fotoğrafları inceliyorum ve bir bağlantı buldum. | Open Subtitles | أدخل على جوازات السفر والرسائل الإلكترونية لايوجد مؤتمرات، لكن أنظر على صور الجرائم، |
"Adam" olabileceğini sandıkları bir kişinin fotoğraflarını çektim. | Open Subtitles | حصلت على صور مراقبه لشخص ما هم يعتقدون أنه هو الرجل |
Aile, cesedin fotoğraflarını tanımadı veya öyle söylediler. | Open Subtitles | العائلة لم تتعرف على صور الجثة، أو هذا ما يقولونه هم |
Bizimkiler nihayet Bar Mitsva töreninin fotoğraflarını almışlar. | Open Subtitles | أخيراً والديّ حصلوا على صور حفلة العيد ميلاد |
Genç kızların fotoğraflarını alıyor ve bunları internette yayınlıyor. | Open Subtitles | يحصل على صور مراهقات ويضعهم على الأنترنت |
Projede yaşadığımız en büyük zorluklardan biri bir şeyin olmasından öncesine ait fotoğraflar bulmak, öyle değil mi? | TED | وإحدى أكبر التحديات لمشروعنا بالفعل هي العثور على صور تم التقاطها قبل أن يحدث شيء، صحيح؟ |
Ara sıra, tuhaf fotoğraflar gelir. | Open Subtitles | أحياناً نحصل على صور ذات طابع مشكوك فيه إلى حدٍ ما |
Ben hareketli olacağım ve net fotoğraflar almaya çalışacağım | Open Subtitles | سأستمر في التحرك وأحاول الحصول على صور واضحة |
Hayır, hayır. Para, üzerinde resim olan önemli bir kağıt parçasıdır. | Open Subtitles | كلا ، لا لا ، النقود هي قصاصات ورق مهمة تحتوي على صور |
MR boğulmadan önce iyi bir sonuç aldınız mı? | Open Subtitles | أحصلتم على صور جيدة قبل أن يغرق جهاز الرنين المغناطيسي ؟ |
Daha sonra içinde yeni görüntüler, yeni insanlar yeni hayvanlar olan bir film gösterildi ve yeni bir tarama seti kaydedildi. | TED | ثم يتم عرض فلم جديد يحتوي على صور جديدة, اشخاص جدد, وحيوانات مختلفة فيه, وخلال ذلك يتم مسح نشاط الدماج من جديد. |