Şimdiye dek başka kurtulanlar olduğuna dair bir iz bulamadık. | Open Subtitles | حتى الآن , لا توجد أي دلالات على وجود ناجين |
Şimdiye dek ortağı olduğuna dair tek bir işaret yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك اشارات على وجود شريك له حتى الان |
Sonrada Tagrea'lılar Yıldız Geçidi dahil, eski tanrılarına ait herşeyi yok etmek istemiş olmalılar. | Open Subtitles | لذلك حاول التاجرنيون محو كل الأدلة على وجود إله بما في ذلك ستارجيت |
Bölgemi taradım. Hiç yaşam belirtisi yok. | Open Subtitles | حسنا،لقد أنهيت دورتى و لم التقط أى قراءات تدل على وجود حياة |
Sevginin,Tanrının varlığını ortaya mı koyduğunu ya da Tanrının kendisi mi olduğunu bilemeyiz. | Open Subtitles | لاأعلم إذا ما كان الحب هو الدليل على وجود الرب, أو أن الحب هو الرب نفسه. |
Bir kere yüzün için, Tanrı'nın varlığının kanıtı demiştin. | Open Subtitles | لقد قلتِ عن وجهكِ ذات مرة أنه دليل على وجود إله |
Polis, silahlı adamlarla görüşme halinde olduklarını doğruladı ama silahlı adamların kimlikleri hakkında hiçbir bilgi vermiş bulunmuyor... | Open Subtitles | ،الشرطة أكدت على وجود إتصال مع المعتدي المسلّح لكنهم لم يفصحوا عن أية معلومات بشأن هوية الرجلين |
Eğer hesaplayabildiğimiz doğru kalıplarda savrulmuşsa, ek boyutların orada olduğunun kanıtı olacak. | TED | فإذا كان هذا الإنتقال مطابقا للنموذج الموافق لقياساتنا، فسيكون هذا برهانا على وجود الأبعاد الإضافية. |
Bu dağın içerisinde bir şey olduğuna dair çok açık bir kanıttı. | TED | إنها دلالة واضحة على وجود شيء ما داخل الجبل. |
Keşke çocuğunuzun gerçekten orada olduğuna dair somut bir kanıtımız olsaydı. | Open Subtitles | لو كان لدينا بعض الأدلة القوية على وجود إبنك هناك |
Atlılar'ın patronları, bunun mahşer için dünyada hala çok fazla iyilik olduğuna dair bir işaret olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | إنَّ رؤساء الخيَّالة يقولون بأنَّ هذه علامة تدل على وجود الكثير من الخير في العالم، والذي يصعب هزيمته |
Her katı her ofisi aradık. Şimdilik içeri zorla girildiğine dair bir iz yok. | Open Subtitles | لقد قمنا بتفتيش كل غرفة و كل طابق و حتى الآن لم نجد إشارة على وجود دخيل |
Tünel yok, iz yok, başka bir yaratığa ait belirti yok. | Open Subtitles | لا توجد أنفاق , لا مسارات لا أثر على وجود أي مخلوق بالأسفل |
Dünya gibi başka gezegenlerin varlığına dair herhangi bir kanıtımız yoktu. | TED | لم يكن لدينا أي دليل على وجود كواكب شبيهة بالأرض . |
Yol ya da ayak izi belirtisi yok. | Open Subtitles | لا يوجد أى آثار أقدام أو دليل على وجود أحد هنا |
varlığını görsel olarak belirledik, ...ama hasar açıkça görülüyor ki saklı kalmış. | Open Subtitles | كان لدينا تأكيد مرئي على وجود الجهاز لكن حجم الدمار به كان خارج نطاق الرؤية |
Cezalandırılmak da Tanrı'nın varlığının kanıtı cezalandırılmamak da. | Open Subtitles | العقاب دليل على وجود الرب، وعدم العقاب كذلك؟ |
Polis, silahlı adamlarla görüşme halinde olduklarını doğruladı ama silahlı adamların kimlikleri hakkında hiçbir bilgi vermiş bulunmuyor. | Open Subtitles | ،الشرطة أكدت على وجود إتصال مع المعتدي المسلّح لكنهم لم يفصحوا عن أية معلومات بشأن هوية الرجلين |