Sosyal medyada iki reklam yayınladık, 64 yaşında olan aynı popülasyonu hedefledik. | TED | عرضنا إعلانين على وسائل التواصل الاجتماعي، تستهدف السكان البالغين ال64 من العمر. |
Yerli basın tarafından sosyal medyada saldırıya uğradık. | TED | تعرضنا للهجوم على وسائل التواصل الاجتماعي والصحف القومية. |
Ve sosyal medyada siyasi capsler paylaşmak güzel ama bu daha sessiz bir vatandaşlık biçimidir. | TED | وبينما هو لأمر جيد مشاركة الميميات على وسائل التواصل الإجتماعية، فإن هذا نوع من المواطنة المنعزلة لحد ما. |
Fotoğrafını çekti ve sosyal medyada paylaştı ve Japon bir genç onunla iletişim kurdu. | TED | التقط صورة لها وقام بتحميلها على وسائل التواصل الاجتماعي وتواصل معه مراهق ياباني. |
Üstelik üzüntünüzü ve gaddarlığa olan tepkinizi dile getirdiğinizde de sosyal medya üzerinden her türden pek çok tepki alıyorsunuz. | TED | وعندما تعرب عن حزنك، وعندما تتفاعل ضد الوحشية، تحصل على مختلف ردود الأفعال، رسائل على وسائل التواصل الاجتماعية. |
İyi bir y kuşağının yapacağı gibi bunu sosyal medyada belgeledim. | TED | ومثل ألفية جيدة، قمت بتوثيقها على وسائل التواصل الاجتماعي. |
Sosyal medyada ailelerin diğer ailelere otistik çocuklarının beraber oynaması için sorduğunu gördüm. | TED | ولكني رأيت الآباء يتواصلون مع بعضهم على وسائل التواصل الاجتماعي، عن إمكانية أن يلعب أطفالهم المصابون بالتوحد معًا. |
Sosyal medyada çok aktiflermiş. | Open Subtitles | لديهم بصمات كثيرة على وسائل التواصل الأجتماعية |
Cep telefonu ve kredi kartı harcaması yok, ama sosyal medyada bu videoyu buldum. | Open Subtitles | لا الهاتف الخليوي، لا رسوم بطاقات الائتمان و لكني وجدتُ هذا الفيديو على وسائل التواصل الأجتماعي |
İnsanları, sosyal medyada hayatlarının mahvolmasından koruyacak bir uygulama yazıyoruz. | Open Subtitles | نحن نصنع تطبيقاً لإبعاد الناس عن تخريب حياتهم على وسائل التواصل الإجتماعي |
Bu arada artık onu sosyal medyada takip etmeyi bırakabilirsin. | Open Subtitles | بالمناسبة، ربما يمكنك أن تتوقف عن متابعته على وسائل التواصل الاجتماعي |
Amaçlardan biri de insanlara şunu sordurmaktı: "Hayatınızın çoğunu, bu anlam ve amaç dolu anları takip etmeye ve daha azını ihtiyacınız olmayan şeyleri satın almaya, sosyal medyada paylaşım yapıp insanları kıskandırmaya nasıl adayabilirsiniz? Bulguları şöyleydi, sadece bu toplantılar... aslında aşırı tüketicilik için bir Adsız Alkolikler toplantısı gibi. | TED | وكان أحد أهداف المجموعة أيضًا هو جعل الناس تتساءل عن كيفية قضاء وقت أكبر من حياتهم في السعي إلى تلك اللحظات ذات المعنى والغاية، وتقليل الوقت الذي ربما يكرسونه لشراء أغراض تافهة لا يحتاجونها ونشرها على وسائل التواصل الاجتماعي محاولين جعل الآخرين يشعرون بالغيرة. وما توصلوا إليه كان أن مجرد عقد تلك الاجتماعات كان كجلسات علاج مدمني الكحول المجهولين ولكن لعلاجهم من النزعة الاستهلاكية. |
Sonra şu Mısırlı adamınki gibi hikâyeler duyuyoruz, Ahmed Abdellahy, yakın zamanda Washington DC'de bir organizasyonda, radikallere karşı argümanlarını sunmuştu-- şimdilerde sosyal medyada IŞİD takipçileriyle tartışarak onları vazgeçirmeye çalışıyor-- alternatif bakış açılarından bakıldığında, onları koruyucu etkisi olduğuna inandığı bazı argümanları silindi. | TED | ومن ثم كان لدينا قصص من الناس كهذا الرجل المصري, أحمد عبدالحي, الذي ذكرت مؤخراً بحدث في العاصمة واشنطن أحد محاوراته مع المتطرفين-- إنه يقضي وقته الآن على وسائل التواصل الاجتماعي يجادل أتباع التنظيم, محاولاً إبعادهم -- بعض من جدالاته مع هؤلاء المتطرفين حُذفت, الأمر الذي جعله يعتقد بأنه لديه تأثير يحميهم من وجهات النظر البديلة. |
Güney Kaliforniya'daki bir sosyal medya propagandacısının oturma odasına böyle girdim. | TED | وهكذا انتهى بي الأمر في غرفة جلوس مروّج دعايات على وسائل التواصل الاجتماعي في جنوب ولاية كاليفورنيا. |
Bir grup kızı topladım ve sosyal medya aracılığıyla kulüplerin falan tanıtımını yapıyoruz. | Open Subtitles | لقد وضعت مجموعة من البنات معًا. و نقوم بالترويج للنوادي وهكذا على وسائل التواصل الاجتماعي. |