Önümüzdeki haftadan sonra, evrak işiyle ilgili endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | قد لا يكون عليك القلق بالأوراق الرسمية بعد الأسبوع القادم |
Teşekkür ederim, ama endişelenmene gerek yok. Ben iyiyim. Pekâlâ, ister inan ister inanma, ama burada çalışmana sevindim. | Open Subtitles | شكرا لك, ولكن فعلاً ليس عليك القلق, أنا بخير |
Ama artık endişelenmene gerek yok, dostum! | Open Subtitles | ليس عليك القلق بخصوص هذا بعداً الآن، يا صديقي |
En azından artık peşinden koşmam hakkında endişelenmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | على الأقـل ليس عليك القلق مـن مطـاردتـي لك بعـد الآن |
Ancak bunun için daha fazla endişe etmene gerek kalmayacak. | Open Subtitles | ولكن لن يكون عليك القلق بهذا الشأن أكثر من ذلك |
Beyin öldüğüne göre diğerleri için endişelenmenize gerek olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | بما انه تم الانتهاء من الأساسيات لا أعتقد بأنه عليك القلق من البقية |
Benim için ve amcam için biraz daha az endişelenmelisin. | Open Subtitles | عليك القلق قليلاً بشأني والكثير بشأن عمي الشريف ديفيس؟ |
Esas nokta, seks yapmak için yeterince zeki olup olmadığın konusunda, endişelenmene gerek yok, tamam mı? | Open Subtitles | ما أود الوصول إليه هو أن لا يجب عليك القلق حيال أن تكون ذكيًا كفاية للمعاشرة، حسنًا؟ |
Bu konuda endişelenmene gerek olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه يجب عليك القلق من هذه الأمور. فقط لا تشغلي بالك. |
Ama bunun için endişelenmene gerek yok. Bunu halletmek bizim işimiz. | Open Subtitles | لسنا متأكدين من ذلك بعد , لكن ليس عليك القلق بشأن ذلك |
Alan, endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | ألن, ليس عليك القلق انتا تفكر عن شارلي القديم, |
Gloria için endişelenmene gerek yok, Kara Bomba. | Open Subtitles | بلاك دايناميت لا يجب عليك القلق على جلوريا |
Artık Suzie ile görüşmeyeceğimi bilmeni isterim artık endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | كنت فقط اريد ان اقول لك اني لن ارى سوزي بعد الان لذا ليس عليك القلق |
En azından bir yıl boyunca endişelenmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | الخبر الجيد هو أنك لا يجب عليك القلق حول هذا لسنة |
Bak, endişe etmene gerek yok bu iş bittiği zaman hiç önemi kalmayacak. | Open Subtitles | ليس عليك القلق حيال الأمر متى ما عقدت الصفقة لن يهم شيئاً من ذلك |
O konuda endişelenmenize gerek yok efendim. Gidebilirsiniz. | Open Subtitles | ليس عليك القلق بخصوص هذا، ياسيدي لديك حرية الذهاب |
Bence oğlunu utandırmamak konusundan daha çok endişelenmelisin. | Open Subtitles | اعتقد أنه يجب عليك القلق اكثر حيال احراج ابنك |
Ama endişelenme, çünkü şu andan itibaren, artık etrafında olup sana acı çektirmeyeceğim. | Open Subtitles | لكن ليس عليك القلق لأن منذ الآن، لن أكون بالجوار لأتسبب لك بمكروه |
Beni dinle. Molly'nin öğrenmesinden endişelenmemelisin. | Open Subtitles | اسمع ليس عليك القلق من معرفة مولي بالامر |
Neyse ki bu dizi ölçülü olduğundan sansür konusunda endişelenmen gerekmiyor, Tabi, gündüz yayınlanıyor sonuçta. | Open Subtitles | من حسن الحظ ليس عليك القلق بخصوص الرقابة بالمسلسل لأنه وديع. بالطبع، إنه برنامج نهاريّ. |
Oh, ve ayrıca, köstebek deliğini de dert etmene gerek yok. | Open Subtitles | وهناك شيء آخر، ليس عليك القلق بشأن ذلك السنجاب |
Bu konuyu dert etmenize gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك القلق بشأن هذا |
Kimliğin olmamasının iyi yanı, kimlikli olaylar konusunda endişelenmemiz gerekmiyor. | Open Subtitles | الشيئ الجيد في عدم امتلاكك لها هو انه ليس عليك القلق حول ديونها |